Kimimiz çiçeklere, bülbüle. Kimimiz insana, yaşama coşkumuza. Kimimiz çağımıza şiirler yazdı. Kimimiz “Gece rüyamda, gündüz hayalimdesin!” dedi.Kimimiz “Hasretinden plangalar eskittim” dedi. Tekrarın tekrarını binlercesi “Gece rüyamdasın, gündüz hayalimdesin!” dedi, şiir yazan oldu.

m.kuddusi çetinkuş

    “Plangalar eskittim” bunu, kimse demeden, diyerek beyinlere, yüreklere mıh gibi unutulmayacak şekilde dizeleri yazanlar şair oldu.  “Bir oturuşta şu kadar şiir yazıyorum” diyenlerin yazdıkları acaba gerçekte şiir oluyor mu? Böyle birinin şiir defterini gördüm, şiir göremedim…Bir de şiirlerimi çok uzun zamanda kurguluyorum, sonra yazıyorum. Tekrar tekrar okuyarak yazıyorum diyenlerin şiirlerinde kuyumcu işçiliği gördüm. Şiir, resim gibi, heykel gibi, müzik gibi sanattır. Büyük şairlerde onu gördüm. Şiir, birbirinin tekrarı değildir. Ustaca tek söylenmiş, insanda kalıcı olacak dizeler yazmaktır. Onun için bir şiir yazan vardır. Bir de şair…

    Eskişehir’de, Aziz Nesin’in “Her dört kişiden beşimiz şair” diyerek hepimiz kendimizi şair sanıp şiir yazıyoruz tepkisine uygun çok sayıda şiir yazanımız var. Bunların arasında gerçek, geleceğe kalacak şiirler yazan şairlerimiz de var. Onları şiir etkinliklerinde okudukları şiirleriyle seçiyorum. Sonra da yayınlanmış kitaplarındaki şiirlerinde tesadüfle değil, şiirini yaratıp yaratamadığından, kendi şiirini ördüğünü görerek değerlendiriyorum.

    Bu ay ki şairim, üç şiir kitabı olan ve Eskişehir Sanat Derneği’nin “Şairlerin Şiirlerinden” şiir etkinliğinde “Ayrılığın Ağıdı” şiirini okuyan Mehmet KuddusiÇetinkuş.

M. Kuddusi Çetinkuş tanış olduğum, sayılı görüştüğüm, en az tanıdığım şairlerimizden biri. Yeni keşfettiğim diyebilirim.

    “Ayrılığın Ağıdı” şiirini kendisinden dinledikten sonra, o gün yaşadığımız güzel etkinliğin mutluluğundan çok Çetinkuş’un şiirini, şairliğini düşündüm. İkinci şiir kitabının adı da “Sinsice Çalınır Gelecek” di.  İlk kitabından haberim yoktu, onu da kendisinden istedim.

M. Kuddusi Çetinkuş’u Halil Gürkan’ın hazırladığı Eskişehir Şairler Derneği’nin 20.Yılında yayınladığı “Şiir Antolojisi”nde okuyarak incelemeye başladım. 1952 yılında Eskişehir Çifteler’de doğmuş, Yunus Emre Öğretmen Okulu mezunu, Çankırı, Afyonkarahisar ve Eskişehir’de öğretmenlik yapmış. Şiir yazmaya Öğretmen okulu yıllarında 13-14 yaşlarında başlamış. Şiirleri Gülpınar, Yeni Defne, Erciyes gibi dergilerde ve gazetelerde yayınlanmış. İlk şiir kitabı “Sevgi Çiçeği” 1994 yılında yayınlanmış. Onu 1998 yılında yayınlanan ikinci kitabı “Sinsice Çalınır Gelecek” ve 2018 yılında yayınlanan “Kalanı Umurumda Değil” kitapları izlemiş. M. Kuddusi Çetinkuş’un yayınlanmış üç kitabı var.

    Şairlerin ilk kitapları hep birbirine benzer. İlk denemeleri, ilk heyecanlarıdır. Anneye, Atatürk’e, Sevgiliye hatta tuttuğu Fenerbahçe’sine yazdığı şiirleri vardır.

M. Kuddusi Çetinkuş’u şair yapan ikinci kitabındaki şiirleridir. Bunların arasında, bugün yazılmış gibi yirmibeş yıl önce basılmış kitabındaki “Kim bulandırdı suları?” diye başlayan “Kayıplar” şiiridir.

    “Kim bulandırdı suları? / Nerede, dibinde yeşil kurbağaları / Gördüğüm dereler / Sevinçten ağlardı gökyüzü / İlkbaharda hüngür hüngür / Zevk alırdım iliklerime kadar ıslanmaktan / Kim çaldı yeryüzünü mutlu eden / Yağmurlarımı?”

   Şairin ikinci kitabının bir şiiri de “Ayrılığın Ağıdı” , o da orada.

   Doğayı, hasreti, sevmeyi bilen, damarlarında gezdiren, doğduğu torağın havasına suyuna, göküne, hep “Bizim oralar güzel olmaz mı?” diyerek sevdalısı şair, şiirlerinde yaşama sevinci yaşatıyor.

     Üçüncü kitabı 2018 yılında yayınlanmış “Kalanı Umurumda Değil” Bu şiiri de “Bülbülün yüreği ve onlar” uzun bir şiir. Sarsan, çağın sancılarını anlatan şiiri. Bu kitabında “Kuşluk zamanı”, “Erikler Çiçek Açınca” gibi uzun şiirleri var. Ressamın tablosu, film kareleri gibi…

     Mehmet Kuddusi Çetinkuş, Eskişehir’de doğmuş, doğduğu topraklarda yaşamak istiyor. Eskişehir’de şiir muhiti yok deyip İstanbul’a, Ankara’ya, Adana’ya, Bursa’ya göç etmiş şair olsa idi. Bugün ülkemizin adı ön sıralarda yer alan, şiirleri bütün coğrafyamızda okunan, peş peşe sayısız kitapları yayınlanmış büyük şairlerimizden biri olurdu.

39. DYO Resim Yarışması Sergisi Eskişehir’de

Ülkemizin önemli gelenekselleşmiş resim yarışmalarımızın başında sayılan, en büyük katılımlı olarak  39 yıldır sürdürülen DYO Resim Yarışması’nın sergisi Eskişehir’de Atatürk Kültür-Sanat ve Kongra Merkezi’nin Sanat Galerisinde açıldı.

39. DYO

Ülkemizin ilk boya fabrıkasını1954 yılında kurmuş İzmirli iş adamı Durmuş Yaşar ve Oğulları firmasının kendilerine yakışan iş olarak resim sanatımıza etkinlik kandırmak ve destek olmak amacıyla 1967 yılında başlattığı ve 1973 yılında ülke çapına dönüştürdüğü DYO Resim Yarışması 2022 yılında 39.su düzenlendi ve bu yarışmada ödül alanlar ve sergilenme alan eserler İstanbul’da sergilendikten sonra Eskişehir’de sergilendi. Sergi Eskişehir’den sonra Ankara, Mardin ve İzmir’de de sergilenecek.

     Bu yıl “Doğa ve İnsan” temasıyla düzenlenen yarışmaya 704 sanatçı 1.066 eserle başvurdu. Başvuranlar arasında İran, Azerbaycan, Almanya, Şili ve Bulgaristan’dan da sanatçılar yer aldı. Sanat, eğitim ve basın dünyasının değerli isimleri Habip Aydoğdu, Prof. Hayri Esmer, Doç. Dr. Devabil Kara, Prof. Cebrail Ötgün, Prof. Dr. Ferhat Özgür, Prof. Mümtaz Sağlam ve İhsan Yılmaz’dan oluşan seçici kurul, 6 eseri ödüle layık görürken 79 eser de sergilenmeye değer bulundu. Yarışmaya Katılan Eserlerden 6’sı ödüllendirildi. Yarışma sonucunda pentür dalında Atila Ulusal’ın “Beni Buradan Almayın”, Furkan Armutçu’nun “Buğday Tarlası”, İrfan Dönmez’in “Ben’e Dair İmgeler” ve Murat Özbakır’ın “Yeryüzü-Kent-Yapı” isimli eserleri ödüle layık görülürken Kübra Gürleşen’in “Tuz Gölü” ve Şerife Şen Akkaş’ın “Yok Oluş” adlı eserleri özgün baskı dalında ödüllendirildi. 39. DYO Resim Ödülleri Sergisi, bu yıl 6 tema başlığı ile sunularak bir yenilik ortaya koyuyor. Küratör Seda Yörüker’in yarışma sonuçları sonrası “Ben, İnsan”, “Ah Bach! Ritmi Yakala”, “Orada Kimse Var mı?”, “Rüya”, “Eşyanın Ağırlığı” ve “Zamanın İzi” olarak belirlediği sergi temaları çok renkli duvarlarda izleyici ile buluşuyor.