Ağustos ayının son günlerinden itibaren şehirde yaşanan bir Kalabak suyu sorunu var.

Bu konuda çeşitli spekülasyonlar da yapıldı, yapılıyor.

Konuyla ilgili edindiğim bilgilere göre, konu 24 Ağustos tarihinde bir vatandaşın çok eskiden kullanılan ve şimdi olmayan kulplu damacanayı (bir dönem vardı) boş bir şekilde getirerek kullanım tarihi geçmiş diye şikayet etmesiyle (belli ki niyeti pek iyi değil, çünkü kulplu damacana demek ki uzun yıllardır kendinde duruyormuş) başlıyor.

2009 yılından kalan kulplu bir damacana.

Dolayısıyla Sağlık Müdürlüğü de devreye giriyor.

Sonrası malum.

 

***

3 yılda bir değişmesi gereken damacanalar için 2016’da 5 yıl kullanım süresi getiriliyor ve bir damacananın 75 kez kullanılması koşulu da ilave ediliyor.

Süreç içinde damacana ihaleleri yapılıyor ve ihtiyaca göre damacana alımı yapılıyor.

Ancak Mart ayında yapılması gereken ihale pandemi nedeniyle yapılmıyor.

Başkan Büyükerşen’in ESKİ Genel Müdürü Suat Balcı’nın istifasını isteme konusu da buradan geliyor.

Pandemi nedeniyle “mücbir sebep” sayılıp ihalenin yapılması gerektiğine işaret ediyor ve bu nedenle de istifayı istiyor.

 

***

Damacana sıkıntısının kaynaklandığı bir nokta da şu.

Türkiye’de genellikle 19 litrelik damacanaya dönüldüğü için 12 litrelik damacana yapan firma da kalmıyor.

Kalabak suyu bilindiği gibi 12 litrelik damacanalarla dağıtılıyor.

Bu nedenle bu tek firma da damacana yetiştiremez oluyor.

Günde 500 damacana üretme kapasitesi olan firma ihtiyaca da cevap veremez durumda.

Eskişehir’in şu anda 60 bin damacanaya ihtiyacı bulunuyor.

 

***

Aslında Eskişehir’de Kalabak suyu sıkıntısı yok ama şişelemede bir sorun var.

Kalabak suyunun satışını Belediye yaptığı için diğer sulara oranla ucuz.

Birde Eskişehir’de Kalabak milliyetçiliği vardır, param niye dış firmalara gitsin diyen Eskişehirli Kalabak’ta ısrar ediyor.

Bu konuyu umursamayanlar, başka firmaların sularını alanlar da var elbet.

Ama çoğunluk Kalabak suyundan yanadır.

 

***

Kalabak suyu Belediye tarafından üretilip satılınca, politik bir ürün haline de geliyor.

Bunun üzerinden siyaset yapılmaya çalışılıyor.

En bariz örneği de şehrin çeşitli yerlerinde dolaştırılan, bazı yarlarda park halinde durdurulan “siyah minibüs”.

İnsan için içinde çamur olan, kirli suyu içer mi? Kıyameti koparırlar vallahi.

Minibüsün üzerinde böyle bir damacana ver ve “yıllardır bu suyu içiyorsunuz” diye yazıyor.

Plakası kapatılan minibüsün plakası 26 AK 004

Daha önce AKP’nin seçim çalışmalarında kullanılmış.

Böylece siyaset yapalım derken şehrin marka değirine zarar verildiği hiç düşünülmemiş.

Marka değerimizi politikaya kurban etmeyelim, sahip çıkalım bu tür sorunlar gelip geçicidir, asıl olan Kalabak suyudur.