İstanbul Boğazı'nın incisi olarak bilinen Kız Kulesi, Üsküdar Salacak açıklarında küçük bir ada üzerinde konumlanır. Hakkında pek çok efsane ve rivayet bulunan bu tarihi yapı, Bizans döneminden günümüze kadar farklı amaçlarla kullanılmış ve İstanbul'un siluetinin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Kule'nin kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte, antik çağlardan beri var olduğu düşünülmektedir. Bazı kaynaklar, ilk olarak MÖ 5. yüzyılda bir gümrük istasyonu olarak kullanıldığını belirtir.
Bizans İmparatorluğu döneminde önemli bir savunma yapısı olarak kullanılan kule, aynı zamanda gemilerin geçişini kontrol etmek amacıyla da kullanılmıştır. Zincirlerle anakaraya bağlanarak Boğaz'ın girişini kapatan bu stratejik konumu, kuleye ayrı bir önem katmıştır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise kule, bir süre gösteri merkezi, ardından karantina istasyonu ve nihayetinde deniz feneri olarak hizmet vermiştir. Deniz feneri olarak uzun yıllar boyunca denizcilere yol gösteren kule, İstanbul Boğazı'nın güvenli geçişinde önemli bir rol oynamıştır.
Kız Kulesi hakkında dilden dile dolaşan pek çok efsane bulunmaktadır. Bunlardan en bilineni ise bir kralın çok sevdiği kızının bir yılan tarafından sokularak öleceği kehaneti üzerine kızı için bu kuleyi inşa ettirmesidir. Ancak kaderin önüne geçilemez ve prenses, kuleye getirilen bir üzüm sepetindeki yılandan kaçamaz. Bu ve benzeri hüzünlü hikayeler, kulenin gizemli atmosferini daha da artırmıştır. Günümüzde restore edilerek turizme kazandırılan Kız Kulesi, eşsiz manzarası ve tarihi dokusuyla yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam etmektedir.