Türk yemek kültüründe önemli ve Osmanlı mirası olan aşure, hafif bir tatlı çeşidi olmanın yanı sıra toplum arasında gerçekleşen birlik ve beraberliğin de simgesi oldu. Aşure yapımın en yoğun zamanı olarak Muharrem ayını belirtilirse de, vatandaşlar yıl boyunca evlerinde aşure yapabiliyor. Aşure yaparken, çoğu vatandaş nohut kuru incir, aşurelik buğday, şeker gibi bir klasik malzemeler kullanırken, aktarcı Özkılıç, aşurenin içine daha neler katabilecekleri hakkında bilgi vererek çeşitlerinin nasıl yükselteceği belirtti. Koray Özkılıç, “Aşurenin içerisine envanter olarak birçok şey girer. Vatandaşın ilgisini gösterdiği şeyler katabilir. Ancak ilk önce aşurenin olmazsa olmazları vardır. Bunların yanında aşureyi süsleyecek materyallerde vardır. Öncelikle şunu değinelim; aşurenin içerisine kuru fasulye, nohut, göce, mısır birkaç gün öncesinden haşlanır veya ıslatılarak beklenir ki pişirirken problem olmasın. Bunlar bakliyat gurubu, bunların dışında kuru meyve konur, kuru kayısı konur, incir konur, dut konur, nar konur, elma, armut bunların dışında süsleyici materyallerden ne varsa elinizde aşurenin içine katılabilir. Zaten aşurenin, dünya mutfaklarından da protein, kalori bakımından üstün olması ve gerçekten literatüre girmesinin sebebi de budur. Bunun yanında baharatlardan konulan şeyler vardır. Tarçın, karanfil, zencefil, zerdeçal, havlıcan, kakule bunlar da konabilir bunların yanında pişerken susam atılabilir bunlarda aşurenin lezzet olarak kalitesinin artmasına neden olabilir. Bahsettiğimiz malzemeler genelde Osmanlı mutfağında 500-600 yıl önce birebir Osmanlı mutfağına uyarlanmış aşure terkibidir” şeklinde konuştu.