Yerel seçimlere sayılı günler kaldı ve siyasi partilerin adayları kendilerini gösterme, tanıtma çalışmalarını yapıyorlar. Büğyükşehir, İlçe Belediye Başkanlarımızı, Meclis Üyelerimizi seçeceğiz. Adayları televizyon programlarında, gazetelerde, halkın arasında izliyoruz.

Seçtiğimiz Başkanlar şehrimizi geliştirecekler. Bu da onların şehir için düşündükleri, hayalleri ile ilgili. Bu biraz da başka şehirlerde gördükleri ile ilgili. Kimisi şehrini marka şehir, insanını gururlandıran olacak. Kimisi de şehri kasabalaştıracak, insanını yaşadığı yere küstürecek. Tabi bu Başkanın bakış açısı ile ilgili olduğu kadar ekibi, danışmanları ile de ilgilidir.

Festival

Dünyanın her ülkesinden insanlar ya kendi başına ya da turlarla başka ülkelerin şehirlerini görmek için yollara düşüyorlar. Kendi yaşadığı şehrinde de oralarda gördüklerini istiyorlar.  İkinci bir konu da gezdikleri şehirlerde anıtların önünde ben bu şehri gördüm demek ve kendisine anı bırakmak için fotoğraflar çektiriyorlar. Hatta şehirlerine gelmiş öğrenciler için de anıtların, heykellerin önünde fotoğraf çektirmek önemli oluyor. Anıtlar, heykeller şehirler için bir süslemeden çok kimlik boyutuna kadar tanıtımında da önemlidir. Oysa, her seçim öncesi, şehri süsleyen heykel konusu, şehirde yaşayanların büyük bir kesiminin katıldığı tiyatro ve senfoninin konuşulması bir olumsuzluk hatta çok da  üzücü, şehrin talihsizliğidir. Şehir için görüşü, geliştirmeye yönelik hayallerinin olmadığının da göstergesidir. Bunu dillendirme “Benim hayatımda sanat, sosyal yaşam yok” anlamındadır. Bu da “Benim ilgilenmediğimi başkaları da ilgilenmesin!” demektir. Oysa sanat toplumu kaynaştıran, bir araya getirme işlevi görür. Yaşam sadece gün boyu çalışmak, eve kapanıp dört duvar arasında tek başına yaşamak değildir.

Yeni Başkan  adayı olanın şunu demesi gerekir. “Eskişehir’de ne eksik, onu yapacağım.” Örneğin; “Ben de Opera kuracağım”, “Sinema Müzesi kuracağım”, “Her semte sahneli salon yapacağım”, “Şehrin sivil sanat kurumu ile çalışacağım” gibi, şehrin sanatta eksiklerini tamamlama, sorunlarını çözme  vaatleri olmalıdır. Gerçekten de Eskişehir’in kültür-sanatta çok büyük eksikleri vardır. Bir başkan sanatın şehre coşku verdiğinin bilinçinde olması gerekiyor.

Almanya, İki Almanya’nın birleştiğinde  (1990) yeni yapılanma nedeniyle büyük ekonomik sıtıntı yaşadılar. İktidardaki Sosyal Demokratlar her alanda kısıtlamalara giderken tiyatrolara desteği de kısmıştı. Muhalefetdeki Hiristiyan Demokrat Parti sözcüsü Walter Waliman “Tiyatro hala toplumumuzun yaratıcı olmasını sağlayan, onu geliştiren, nerede, nasıl yaşayacağımızı gösteren vaz geçilemeyecek bir ihtiyaçımızdır” diyerek parlementoda hükümeti düşürmek üzere gensoru vermişti. Bu gensoru Almanya tarihinde ilk gensoru olarak bilinmektedir.

Eskişehir’de her 5 kişiden biri tiyatro, senfoni konserine gidiyor. Bu Eskişehirlinin övüneceği bir şeydir.

Göreve talip olmak, daha iyiye, doğruya hizmet te yarışmaktır. “Biri yapar, biri bozar” olmamalıyız. Çocuklarımıza, torunlarımıza karşı sorumluyuz.

Güngör Kibaroğlu-1

Güngör Kibaroğlu’nun Şiirli Resimler Sergisi

Şiirimizde, İlhan Berk, Oktay Rıfat, Nazım Hikmet, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Metin Eroğlu, Cemal Süreya gibi pek çok hem şair hem de sergiler açan ressam olan şairlerimiz vardır. Bu çok yönlü  şairlere Eskişehir’de şair, ressam Güngör Kibaroğlu’da katıldı ve Tepebaşı Belediyesi’nin Atila Özer Karikatürlü Ev Sergi Salonunda  kişisel “Şiirli Resim Sergisi”ni açtı.

Çok kalabalık katılımlı açılışı yapılan sergide Güngör Kibaroğlu, tablolarının altında şiirlerini de sergiledi.

Güngör Kibaroğlu, Eskişehir’de şiirimizin önde gelen, en eski ve üretken şairlerimizden biridir. 2004 yılında “Betik”, 2014 yılında “Kırık Sevdalar”, 2023 yılında da “Gönlümün Firarısı” diye yayınlanmış  üç şiir kitabı ve 2019 yılında yayınlanmış “Kapıyı Çalan Kimdir” diye öykü kitabı ve bir çok aldığı ödülleri var. Bunlardan biri 2015 yılında Eskişehir Sanat Ödülleri arasında aldığı “Eskişehir Şiir Ödülü” diğeri 2017 yılında aldığı “Yunus Emre Şiir Ödülü”dür. 1956 Söğüt doğumlu olan Güngör Kibaroğlu’nun ilk şiiri 1979 yılında Anadolu’da Sanat dergisinde yayınlandı. Daha sonra Aykırı Sanat, Günce Sanat, Eskişehir Sanat, ETOS gibi dergilerinde yayınlandı.

Güngör Kibaroğlu, Gülümser Uluçay Atölyesi ressamlarındandır. Resimin  her türünde çalışmaları var. Karma sergilerde yer aldı, kişisel sergilerini açtı. Bu kişisel sergisinde, daha önceki sergilerinde görmediğimiz yeni çalışmaları yer alıyor. Çok başarılı Atatürk portresi, manzara ve doğa resimlerinin yanında soyut, renk çarklarıyla dikkati çeken resimlerini gördük.

Güngör Kibaroğlu bu kültürün şairi. Tanıdığım 45 yılda gördüğüm, edebiyat öğretmeni olması nedeniyle de şiirimizin tüm şairlerini okumasına, Türk şiirini çok iyi tanımasına karşın hiç  bir şairin şiirine özenmemiş, etkilenmemiş, şiirini değiştirmemiş hep kendi şiirini yaratmış, sürdürmüş şairimizdir. Resim yapan şair olarak Eskişehir’de bir ilk olmuştur.