2020 yılının son yazısı bu.

Nasıl da bekledim bu yazıyı yazmayı.

Oysa her yeni yıla olduğu gibi 2020’ye de büyük umutlarla, büyük mutluluklarla girmiştik.

Ama hiç beklediğimiz gibi olmadı. Daha yılın ilk çeyreği bitmeden bir an önce gitmesi için dualar etti.

Ülkemiz için değerlendirirsek, çığ, sel gibi felaketlerin yanı sıra iki büyük deprem hepimizi yürekten sarstı.

Çok sayıda insanımızı kaybettik.

 

***

Ve dünyayı etkisine alan gözle bile görülmeyen bir virüs, dünyayı evlere hapsetti.

Covid 19 adı verilen bu virüs çok canımızı yaktı.

Sokağa çıkma yasakları, kısıtlamalar, işyerlerinin kapanması gibi durumlar nedeniyle milyonlarca insan işini kaybetti, on binlerce işyeri kapandı.

20 bini aşkın insanımız hayatını kaybetti. Virüsle mücadelede en önde mücadele eden sağlıkçılarımızı yitirdik.

Halen de devam ediyor.

Dünya ülkeleri pandemi sürecinde insanına, esnafına, sanayicisine sahip çıkarken ülkemizde ne yazık ki bunu göremedik.

En büyük umut olan aşı konusunda bile halen bir netlik yok.

Bu yıl bize öğretti ki;

Kazanmaktan çok, kaybetmemek lazımmış.

 

***

Yine de umut etmek istiyoruz.

2021 yılının ilk gününde hemen her şey değişecek mi?

Elbette hayır.

Yalnızca şunu söylemek isteriz.

“Hiçbir şey getirme yeni yıl

yeter ki sevdiklerimizi götürme”