İktidarın geçtiğimiz yasama döneminde Meclis’e getirmek istediği ancak başta basın meslek kuruluşları ve muhalefetin karşı duruşu ile ertelenen ve kamu oyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen tasarı bugün yeniden gündeme gelecek.

Yazılı ve görsel medya, sosyal medya ve internet medyası için bir çok kısıtlamaların yer aldığı bu yasa tasarısının tamamen geri çekilmesi için yine başta basın meslek kuruluşları ile muhalefet partileri yine büyük bir mücadelenin içindeler.

Muhalefet bu yasanın geçmemesi için elinden gelen gayreti gösteriyor.

Özellikle de muhalefete mensup gazeteci kökenli milletvekilleri bir hayli çalışıyor.

***

Basın meslek kuruluşları da bu yasa tasarısının gündeme gelmemesi ve tamamen çekilmesi amacıyla bir süredir devam ettirdikleri çalışmayı dün bir çok ilde dilekçe gönderme eylemiyle yeni bir boyuta taşıdılar.

Eskişehir’de de Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti’nin katkılarıyla Türkiye Gazeteciler Sendikası Eskişehir temsilciliği tarafından Merkez PTT önünde bir açıklama yapıldı.

Bu açıklamaya CHP’nin gazeteci kökenli milletvekili Utku Çakırözer de destek verdi.

***

TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin grup başkan vekillerine gönderilen dilekçede medyanın istekleri ve talepleri yer aldı.

“Dezenformasyonla mücadeleyi” değil sansürü artırmak üzere hazırlandığı anlaşılan kanun teklifi, 2022 boyunca yapılan tüm itirazlara rağmen, yasama yılı başlar başlamaz meclis gündemine geliyor.

Türkiye seçime giderken, “dezenformasyonla mücadele” adı altında ısrarla gündeme getirilen ancak gazeteciliğe baskıdan ve medyayı cezalandırmaktan başka amacı olmayan bu teklifin geri çekilmesi istendi.

Basın meslek örgütlerine sorulmadan, iktidar tarafından tek taraflı hazırlanan bu yasa teklifi kabul edilirse, yalan olduğu iddia edilen bir haber nedeniyle gazeteciye üç yıl hapis cezası verilebilecek, sosyal medyada eleştirel paylaşım yapan yurttaşlar dezenformasyonla suçlanabilecek.

Paylaşılan içeriğin doğru olup olmadığına ise iktidar karar verecek.

***

Yasa bu hâliyle geçerse hayatımızda neler değişecek, bir bakalım.

Sosyal medya cendereye alınacak.

Gazetecilerin basın kartı taşımasının hiçbir anlamı kalmayacak, çünkü dernek ve vakıf yöneticilerinin basın kartı alabilmesi için medya alanında faaliyet göstermesi yeterli olacak.

Basın İlân Kurumu, gazetelere ve internet haber sitelerine hem para hem ceza veren bir kurum olarak geniş yetkilerle donatılacak.

Tıpkı, televizyon ve radyolar üzerinde kılıcını sallayan RTÜK gibi yazılı ve dijital medyanın eli sopalı polisi hâline gelecek. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile BİK, basılı ve dijital medyanın yanı sıra sosyal medya ile Whatsapp gibi haberleşme uygulamalarını da çok sıkı bir denetim ve ceza tehdidi altına alacak.

Kullanıcı bilgilerini vermek ya da suç işlediği öne sürülen hesaplarla ilgili işlem yapmak gibi ağır yükümlülükleri kabul etmeyen sosyal medya şirketlerinin bant genişliği yüzde 95 oranında daraltılacak, böyle olunca hepimizin her gün kullandığı bu uygulamalar çalışmayacak.

Kısacası yaklaşan seçimler öncesinde, devlet kurumları halkın tüm haber kaynaklarını bir ahtapot gibi saracak, isterse sıkıştırıp boğacak, isterse gevşetecek.

***

Basın meslek kuruluşları, bu sansürü kabul etmemekte ısrarlı.

Okurlarla, sektörle ve gazetecilerle bu yasanın geri çekilmesi için mücadele edecek. Son söz olarak “Sansüre değil daha fazla demokrasiye ihtiyacımız var” diyor gazeteciler.