Mayıs ayının son haftasında kutlanan Etik Haftası, toplumsal yaşamın temelini oluşturan etik ilkeleri hatırlamak için önemli bir fırsat. Ancak günümüzde, haberler ve sosyal medya bizi düşündürüyor: Toplumsal bir çürüme mi yaşıyoruz? Etik değerler rafa mı kalktı?

Etik sadece hukukta değil, günlük hayatımızda da rehberimiz olmalı. Ama yolsuzluk, adam kayırma ve ayrımcılık normalleşince doğruluk şaşırtıcı hale geldi. Bu, bireylerin ve kurumların etik değerlerden uzaklaştığını gösteriyor.

Etik değerler doğuştan gelmez, öğrenilir. Ancak dürüstlüğün zayıflık, çıkarcılığın akıllılık sayıldığı bir ortamda bu değerleri yeni nesillere nasıl aktaracağız?

Z kuşağı ise adalet ve eşitliğe duyarlı, ama eski sistemlere eleştirel. Onları anlamak ve doğru örnekler sunmak etik değerlerin yaşaması için şart.

Etik Haftası, sadece farkındalık değil, toplumsal bir uyanış olmalı. Değerler ihmal edilirse, gelecek kuşaklar ağır bir yükle karşılaşır. Sormamız gereken soru net: Çocuklarımıza dürüst ve adil bir toplum mu bırakacağız, yoksa çürüyen bir sistemin kalıntılarını mı?