Bahar ayındayız, havaların da bir süredir güzel gitmesi Eskişehirlileri doğal olarak sokağa döktü.

Özellikle hafta sonlarında Adalar’ın manzarası gerçekten doyumsuz.

Bir tarafta Porsuk çayının kenarına oturmuş insanlar, bir tarafta gondol ve botlarla gezenler.

Hatta Porsuk çayının kenarında oturanlar gazetelere haber bile oldu.

Ama maalesef çoğunluğu oturdukları gibi güzelce kalkmıyorlar.

 

***

Hafta sonunda Porsuk çayının kenarı yine doluydu.

Pazartesi sabahı içe belediye görevlileri yine yerlere atılan çekirdek kabuklarını ve diğer atıkları temizlemekle meşguldü.

Hem de tam “eşek” heykelinin karşısında.

Ne için koydu o heykeli Yılmaz hoca, vatandaşlar biraz daha duyarlı olsun, çevreye saygılı olsun çekirdek kabuklarını yere atmasın diye.

Pazartesi sabahı bir görseydiniz bir çok yerde yeşil çimler adeta beyaza dönüşmüştü.

Ne olur o yediğiniz çekirdek kabuklarını beraberinizde getirdiğiniz poşetlere koysanız da sonradan çöpe atsanız.

 

***

 

Bir dönemin önce gelen politikacılarından Hasan Celal Güzel, hayatını kaybetti.

Tokalaşması ve sarılmalarıyla ünlü olan Güzel, insana öyle bir elense çekerdi ki, ne olduğunuzu şaşırırdınız.

1990’lı yılların sonuna doğruydu.

Bir etkinlik için geldiği Eskişehir’de, esnaf ziyareti sırasında İki Eylül caddesinde Taşbaşı’ndan Köprübaşı’na kadar tokalaşmadığı, elense çekmediği Eskişehirli kalmamıştı.

Soyadı gibi Güzel insandı.

Allah rahmet eylesin.

 

***

Gazeteci kökenli AKP milletvekili Şamil Tayyar’ın söylediklerine şaşırmamak elde değil.

TV canlı yayınında FETÖ'yle mücadele konusunda çarpıcı eleştiriler yaptı. 

Şöyle diyor Tayyar: “Gaziantep'te çok ciddi FETÖ borsası var. Milyon dolarlar dönüyor. Ben bunu söylüyorum. Evet. İtirafçı adı altında işadamlarını serbest bırakıyorlar. Türkiye'nin birçok yerinde var bu. Ben milletvekiliyim her konuşmam suç duyurusudur. Bununla ilgili daha bugün suç duyurusunda bulundum, HSK teftiş kuruluna. Sadece televizyonda konuşmuyorum. HSK ne yapmış? Bir yerde problem var.”

Hele şu iddialar oldukça ilginç.

“Cumhurbaşkanımızın etrafı kuşatma altında. Bir ilçe başkanı var, ‘Benim kimseye minnet borcum yok, beni reis getirdi' diyor. İl başkanı, ilçe başkanı, il müdürü böyle konuşuyor. Çünkü verilen kararlarda siyaset iradesi yok. Vekilin haberi olmadan il müdürü atanırsa o vekili ciddiye alır mı? Sonra beni buraya reis getirdi der. En yukarının de, milletvekillerinin aklını devre dışı bırakan aklın, aklını alması lazım.

Hele şu iddia hepsinden ilginç.

“Ben milletvekili olarak Cumhurbaşkanı'na söylediğim şeyleri iletemiyorum. Çok özel bir kayıt götürdüm, Cumhurbaşkanı'na. İzledi, çıldırdı. Böyle bir şey nasıl olur diye. Oysa benim o kaydı bir yıl içerisinde göndermediğim danışmanı yoktu! İzletmemişler Cumhurbaşkanımıza. Onlar hâlâ ordalar. Bir yerde problem var. Sıkıntı büyük.”