Bazı diziler vardır, jeneriği çalar çalmaz sizi bir anda çocukluk odanıza, ergenlik salonunuza ya da eski bir yaz akşamına götürür.
"Aliye", "Asmalı Konak", "Yabancı Damat", "Avrupa Yakası", "Dadı"... Belki de daha da gerilerde: "Bizimkiler", "Süper Baba", "İkinci Bahar".
Zaman geçse de bazı sahneler, karakterler ve diyaloglar hafızamızda ilk günkü kadar taze kalır. Peki neden?
SADECE BİR DİZİ DEĞİL, HAFIZA DOSYASI
Eski dizileri izlemek aslında bir anı arşivini açmak gibi. O diziyi ilk izlediğimiz dönemde nerede yaşadığımız, kimlerle olduğumuz, hangi duygular içinde olduğumuz… Hepsi zihnimizde tekrar canlanır.
Psikolog Dr. Melis Güler bu durumu şöyle açıklıyor:
“Nostaljik içerikler, kişinin geçmiş benliğiyle yeniden bağlantı kurmasına olanak tanır. Eski bir diziyi izlemek, sadece eğlence değil; duygusal bir yeniden ziyaret, belki de bir tür içsel terapi.”
DİZİ DEĞİL, ZAMAN MAKİNESİ
-
Eski bir karakterin sesi bile çocukluk kokan bir evin mutfağını hatırlatabilir.
-
O dönemki moda, diyaloglar, espriler bugünün hızına göre daha “sakin” gelir ve ruhu dinlendirir.
-
Geçmişin ritmi, bugünün stresinden kaçış sağlar.
Bu yüzden eski diziler, sadece tekrar izlenmek için değil; yeniden hissedilmek için açılır.
KENDİNE DÖNÜŞ FIRSATI
Bazı insanlar için eski dizileri izlemek, eksik kalan bir duyguyu tamamlamak gibidir. Belki de o zamanlar farkında olmadan geçtiğimiz bir duyguyu, şimdi daha net hissediyoruz. Bu yüzden o sahnelerde ağlıyoruz, gülüyoruz, sarılıyoruz.
Eski diziler bir ekran kaydı değil, bir zaman kaydıdır.
Görünen sadece görüntü değildir; geçmişte kim olduğumuzu, kimlerle olduğumuzu, ne hissettiğimizi hatırlatır.
Belki de o yüzden, bazen yeni bölümler değil, eski hatıralar izlenmek istenir.