Bir Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü daha geride bıraktık.

8 Mart 1857 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde bir grev esnasında çıkan yangında yaşamını yitiren 128 kadın işçinin anısına başlatılan ve bir süre sonra tüm dünyada kabul edilen “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” aslında bir direnişin, bir anmanın sembolü haline geldi.

Kadınlar Günü dolayısıyla, başta kadın kuruluşları olmak üzere, il yöneticileri, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları çeşitli etkinlikler düzenleyip açıklamalar yaparak, gün ile ilgili görüşlerini dile getirdiler.

 

***

Dünya nüfusunun yarısını erkekler oluşturuyorsa, yarısını da kadınlar oluşturuyor.

Yok aslında birbirimizden farkımız, hepimiz eşit şartlarda bu güzel ülkenin nimetlerinden yararlanmalıyız.

Çok eskilere gitmeye gerek yok, yüz yıl öncesinde bu coğrafyada gerçekten kadının adı yoktu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük önder Atatürk ile bir çok gelişmiş Avrupa ülkesinden çok daha önce kadına özgürlük, seçme ve seçilme hakkı verildi.

Toplumda adeta ikinci sınıf insan olarak görülen kadınlar, bu süreçte başta çalışma hayatında etkili oldu, sonra da her alanda.

 

***

Erkeklerle birlikte, eşit haklara sahip olarak hayatın her alanında etkili olmaya başladılar.

Kadınlar Günü dolayısıyla yapılan haberlere bir bakın, erkek işi denilen bir çok alanda kadınların hakimiyetini görürüz.

En kutsal görevleri olan “annelik” in yanı sıra, siyasette, eğitimde, ticarette, çalışma hayatında her alanda görevlerini en iyi şekilde yerine getiren kadınlar bu ülkenin gelişmesinde ve kalkınmasında etkili olmuş, olmaya da devam edecektir.

 

***

Ah bir de şiddet, cinayet, taciz ve tecavüz olmasa.

Bugün ülkemizde neredeyse her gün kadın cinayetleri işleniyor.

Hem de hiç olmayacak şekilde, binlerce kadın, şiddete, tacize ve tecavüze uğruyor.

Bu tür girişimde bulunan erkekler, onları da bir kadının dünyaya getirdiğini, büyüttüğünü emek verdiğini unutuyorlar.

Kadına şiddet genelde kadının en yakınlarından geliyor.

Kadın cinayetlerine baktığınızda akraba erkekler, ya da eşler başı çekiyor.

Bir de bu toplumsal sorunu çözebilirsek, kadınlar daha mutlu, daha özgür olacaklardır.