Ülkemiz son yıllarda ne kadar çok doğal afet yaşadı değil mi?

Depremler, sel felaketleri, yangınlar, heyelan, çığ düşmeleri.

Bunlar birer doğal afet.

Karşısında çoğu zaman aciz kalıyoruz.

Önleyemiyoruz ama önlem alabiliyoruz.

Depremler karşısında ne yapabiliyoruz ki.

Ama binaları sağlam yapıp, zeminlere dikkat ederek, çalıp-çırpmadan bina yaparak can kayıplarını ve ekonomik kayıpları önleyebiliyoruz.

Kastamonu’daki sel felaketinde ne yapabildik ki.

Ama dere yatağına konut yapmamakla can ve mal kayıplarını önleyebilirdik.

Binlerce dönüm ormanımız yandı ne yapabildik, kendiliğinden sönmesini bekledik.

Daha uzayıp gider bu örnekler.

***

Doğal afetler üzerinden siyaset yapmak son derece yanlış.

Şehirlerde alt yapılar vardır.

Şehrin durumuna göre azami kapasiteyle yapılmıştır.

Ama öyle bir yağmur yağar ki, düşünülen kapasitenin çok üstüne çıkmıştır.

Caddeler, sokaklar yağmur sularıyla dolar, araçlar yollarda kalır falan.

Yağmurun ilk dakikalarında çekilen fotoğraflarla hemen sosyal medyada şehir yönetimleri linç edilmeye başlanır.

Oysa oralarda bir-iki saat sonra bir şey kalmayacaktır.

Bir kovaya kapasitesinden çok fazla su koymaya kalkarsanız, elbette taşacaktır.

Alt yapılar da öyle işte.

***

Ülkemiz yaklaşık bir haftadır yoğun bir kar yağışı altında.

Yıllardır kar görmeyen şehir ve ilçelerde bile kar yağıyor.

Aniden bastıran kar doğal olarak olumsuzluklara da neden oldu.

Hangi şehir, hangi siyasi parti tarafından yönetiliyor olursa olsun.

Bu olumsuzların kaçınılmaz olduğunu gördük.

İstanbul’da da yaşandı, Gaziantep’te de.

***

Dünyanın en büyük havalimanı diye inşa edilen ve bir çok ülkenin kıskandığı söylenen İstanbul Havalimanında yaşananları gördük.

Kargo bölümünün çatısı çöktü, binlerce insan mahsur kaldı, turistlere rezil olduk.

İstanbul merkezinde yollar hep açıkken, devletin yaptığı yollarda ulaşım sağlanamadı, destek yapılamadı ama turistlerin “otel isteriz” haykırışlarından sonra polis hemen ulaşabildi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Havalimanı’nda mağdur kalan vatandaşlar için aradık, yardım teklif ettik ancak 'Size ihtiyacımız yok' cevabı alındığını açıklaması ayrı bir durum.

İki Bakan İstanbul Havalimanına inemedi Atatürk Havalimanına indi. Yapılan toplantıya o şehrin en yetkili ismi Büyükşehir belediye Başkanı çağrılmadı.

***

Tüm bunlar olurken saatlerce görevi başında bulunan İstanbul belediye Başkanı İmamoğlu’nun daha önceden planlanmış hem de İngiliz bir diplomatla yediği yemek olay oldu.

Bu olay bir MOBESE skandalını da ortaya çıkarmış oldu.

Demek ki neymiş CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi CHP’li Belediye Başkanları izleniyormuş.

Ortada adli bir durum yokken MOBESE görüntüleri nasıl dışarı sızıyor o da ayrı bir konu.