Demokrasi dediğimiz şey çoğu zaman sandıkla, oy vermekle, seçim akşamları yapılan tartışmalarla sınırlı kalıyor. Oysa demokrasi, bir günde öğrenilen ya da bir oy pusulasına sığdırılabilen bir kavram değil. Demokrasi, küçük yaşlardan itibaren deneyimlenerek öğrenilen, tartışarak, dinleyerek ve sorumluluk alarak içselleştirilen bir kültür meselesi.

İşte bu yüzden Eskişehir’de son dönemde yapılan bazı çalışmalar, sadece “güzel bir etkinlik” olmanın çok ötesinde anlamlar taşıyor.

Anadolu Üniversitesi Siyasal Bilimler Kulübü öğrencilerinin Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleştirdiği TBMM simülasyonu bunlardan biri. Gençler, gerçek bir meclis salonunda milletvekili rolüne bürünüyor, kanun teklifleri hazırlıyor, komisyonlarda tartışıyor, genel kurulda söz alıyor. Yani kitaplarda okudukları yasama sürecini, birebir yaşayarak öğreniyorlar.

Bu deneyimin gençler açısından ne kadar kıymetli olduğunu küçümsememek lazım. Çünkü bu tür çalışmalar, “seyirci” olmayı değil, “özne” olmayı öğretiyor. Sadece eleştiren değil; çözüm üreten, söz alan, sorumluluk hisseden bireyler yetiştiriyor. Bugün o sıralarda oturan gençlerin bir kısmı yarın gerçekten Meclis’te görev almayabilir. Ama çok daha önemlisi, demokrasinin nasıl işlediğini bilen, hakkını aramayı öğrenmiş, fikrini savunurken başkasını da dinlemeyi bilen yurttaşlar olacaklar.

Siyasal Bilimler Kulübü Başkanı Muhammet Yusuf Polat’ın da altını çizdiği gibi, demokratik ortamda tartışabilmek gençler için büyük bir kazanım. Bu tür imkânların sunulması, gençlere “Bu ülkenin geleceğinde sen de varsın” demenin en somut yolu aslında.

Benzer bir tabloyu Tepebaşı Belediyesi Meclis Salonu’nda görüyoruz bu kez. Ama bu defa yaşlar çok daha küçük. Eko-Okullar Çevre Çocuk Meclisi’nde ilkokul ve ortaokul öğrencileri var. Seçim var, propaganda var, kürsüde konuşma var, hatta başkanlık yarışı var.

Düşünün… Daha çocuk yaşta seçme ve seçilmenin ne anlama geldiğini öğrenen bir kuşak. Oylamaya girmenin, çoğunluğun kararına saygı duymanın, temsil sorumluluğu taşımanın ne demek olduğunu yaşayarak kavrayan çocuklar.

Üstelik konu sadece demokrasi de değil. Bu yıl Çevre Çocuk Meclisi’nin gündeminde doğal afetler var. Yangınlar, seller, iklim krizi… Yani yaşadığımız coğrafyanın en yakıcı sorunları. Çocuklar, bu sorunlar üzerine düşünüyor, tartışıyor, çözüm üretmeye çalışıyor. Belki bugün aldıkları kararların hukuki bir bağlayıcılığı yok ama zihinsel ve vicdani bir karşılığı fazlasıyla var.

Bu tür çalışmaların bir diğer önemli tarafı da çocuklara ve gençlere özgüven kazandırması. Kürsüye çıkmak, konuşmak, fikir beyan etmek, eleştirilmek ve yine de ayakta kalabilmek… Bunlar hayatın her alanında ihtiyaç duyulacak beceriler. Demokrasi eğitimi, aynı zamanda hayata hazırlık demek.

Bugün “Gençler siyasetten uzak” diye yakınanların, yarın bu gençleri eleştirmeye hakkı kalmıyor aslında. Çünkü gençleri sürecin dışına iterseniz, sadece izleyici yaparsanız, demokrasiyle aralarına duvar örmüş olursunuz. Ama meclis salonlarının kapısını açarsanız, söz hakkı verirseniz, sorumluluk yüklerseniz işte o zaman gerçek katılımdan söz edebilirsiniz.

Eskişehir’in bu anlamda önemli bir avantajı var. Yerel yönetimlerin, üniversitelerin ve eğitim kurumlarının bu tür iş birliklerine açık olması, geleceğe dair umut veriyor. Çünkü demokrasi, sadece bugünü değil, yarını da inşa eder.

Ve şunu unutmamak gerekiyor: Demokrasi, gençlere anlatılarak değil; gençlerle birlikte yaşanarak güçlenir. Bugün meclis sıralarında oturan o gençler, bu ülkeye uzun yıllar hizmet edecek. Ne kadar erken öğrenirlerse, o kadar sağlam bir gelecek kurarız.