Yapılan resmi açıklamada, söz konusu haberlerin kamuoyunu yanıltmaya yönelik açık bir dezenformasyon olduğu vurgulandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynaklarından edinilen bilgilere göre, soruşturma kapsamında şüpheli sıfatıyla işlem yapılan 220 kişi arasında Türkiye’de hiçbir akademisyenin yer almadığı belirtildi. Aynı şekilde, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yapan öğretmenlerden de şüpheli bulunmadığı kaydedildi. Sadece bir sürücü kursu eğitmeni ve bir beden eğitimi hocasının ismi geçmekte olup, bu kişilerin öğretmen statüsünde olmadığı ifade edildi.

Soruşturma sürecinde, 57 sahte üniversite diploması, 4 sahte lise diploması ve 108 sahte sürücü belgesi düzenlendiği tespit edildi. Ancak, bu belgelerin meslek icrasında kullanıldığına dair somut bir bulgu bulunmadığı aktarıldı.

Merkez, “400 akademisyenin usulsüz atandığı” yönündeki iddianın sadece dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayandığını, bunun dışında herhangi bir somut bilgi, belge veya tespitin olmadığını bildirdi.

Türk akademisini ve eğitim camiasını hedef alan bu tür karalama kampanyalarının sistematik şekilde yürütüldüğü belirtilirken, soruşturmanın bir dış ihbar sonucu değil, bir üniversitenin iç denetimi neticesinde adli makamlara yapılan bildirimle başlatıldığı kaydedildi.

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik içeriklere itibar edilmemesi ve yalnızca resmi, doğrulanmış kaynakların dikkate alınmasının önemine vurgu yaptı.

Kaynak: özel