Tahsin Yıldırım, 1949’de Eskişehir’in Seyitgazi ilçesine bağlı Karaören köyünde dünyaya gelmiş. İlkokulu, doğduğu köyde okumuş. Ortaokulu, Seyitgazi’de ikmal etmiş. Biri parasız yatılı olmak üzere üç farklı lisede okumuş. Üniversite tahsilini Eskişehir Kimya Mühendislik Bölümünde tamamlamış. İşin özü Tahsin Yıldırım, annesinin varlığı hariç küçük yaşta hayatın mücadelesine sıfır noktadan başlamış. Örnek mücadelesi ile gençliğe rol model olmayı başarmış bir değer. Rahmetli annesi Ummahan Teyze’nin ruhu şad olsun. Ruhu şad olsun sözü Allah, o mevtayı cennet nimetleriyle buluştursun anlamında kullanılır.

Tahsin Yıldırım, ortaokul sonubazı parasız yatılı okul sınavlarına katılmış. Sınav sonuçları öğretim yılı başladıktan epeyce sonra açıklanmış. O araEskişehir Atatürk Lisesi Gece Bölümüne kayıt olmuş. Gündüzleri, Eskişehir’insıcak sular semtindeki bir çay ocağında çalışmış. Akşamları okula gitmiş. Kayseri Yapı Sanat Enstitüsünden sınavı kazandı çağrısı gelmiş. Eskişehir’de kiraladıklarıküçük evi boşaltıp annesi köye dönmüş. O da, Kayseri’ye gitmiş. Yaz tatilleri, Eskişehir’de inşaat ustası olarak çalışmış. Liseyi bitirdiğinde iş için çeşitli kurum ve kuruluşlara müracaat yapmış. Bir müddet sonra bugünkü Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü adıyla anılanBayındırlık İl Müdürlüğüne teknik personel olarak tayin edilmiş.

Muvazzaf askerlik görevini ötelemeyi düşünürken Eskişehir’in hamamlarından birinde ortaokuldan arkadaşı Davut Aydın’la karşılaşmış. Davut Aydın, askerliği ötelemesi için Akşam Sanat lisesine kayıt yaptırmasını önermiş. Gündüzleri çalışıp akşamları okula gitmiş. Eskişehir’de açılan Kimya Mühendislik Bölümünde lisans tahsiline başlamış. Gündüzleri işinde çalışmış. Akşamları üniversite tahsilini sürdürmüş. 1976 Yılında da, mezun olmuş. Aynı yıl evlenip askere gitmiş.

1979 Yılı askerlik dönüşü yeniden çalışma hayatına Çanakkale Çimento Fabrikasında mühendis olarak başlamış. İlkokul yıllarındaki bir anısında: “Köyümüzde, ailesinin işi olan çocuklar kendiişlerinde çalışırdı. İşleri olmayanlarsa bir başka ailede çobanlık yapardı. Ben de, bir yaz çobanlık yaptığım ailenin sığırlarını kırda otlatıyordum. Çobanlığını yaptığım bir sığırın boynuzları büyükçe idi. Hayvanın boynuzları iki kaya arasına sıkışmış. Sığırı kurtarmak sorun oldu. Durumdan endişelendim. Denebilir, iki kaya arasında ineğin işi ne? Köy çocukları yazın sıcağındaki sığır hayvanı ile büvelek arasındaki diyaloğu iyi bilirler.

Sığırla sinek arasındaki bu hâle, kavga diyemem. Koskoca sığır ile küçücük sineğin kavgasımı olur?  Elbet olmaz. Olmaz ama bir tür sinek olan büveleğin vızıltısını duyan sığır kaçacak yol, saklanacak kovuk arar. Büvelek, sığırın tenine konduğu an sığırın nevri döner. Büvelek, sığıra iğnesini sapladığında o sığır deli dana misalisağa sola çırpınmaya başlar.O sığır da,büvelek saldırısına maruz kalmış olmalı. Büvelek saldırısında sığırlar gölgeye kaçarlar. O sığır, büvelekten kaçıp kayaların gölgesine sığınayım derken tehlikenin daha ağırı başına gelmiş.

Eskiden köylerde büyükler küçüklere eğitmen, öğretmen, muhafız, abi, abla vb. vasıfla erdemli davranırlardı. Büyükler hemen gelip kayalar arasına boynuzları sıkışan ineğin kafasını aşağıya basarak çıkartmışlar. Büyükler, sığırı kayalar arasından ve Tahsin Abi’yi de endişeden kurtarmışlar. Hayvan sevgisi bağlamında onlardan günümüz insanının alması gereken derslerpek çok.Tahsin Abi, köylümdür. Kendisi, köyümüzün medarı iftiharlarından biridir. Tahsilde köyümüzün öncü kişilerdendir.

Tahsin Abi, askerliğim Çanakkale’de yaptığım sıra ziyaretime gelirdi.  1981’deki ziyaretlerden birinde,subaylar arasında:“Kim, tabur binası inşaatına çimento bulursa Alay Komutanı onu kahraman ilan eder.” sözü anlattım.Ülke genelinde yok satan mallardan birisi de çimento idi. Yapım vaziyetinde bir tabur binası vardı. Tahsin Abi: “Haftaya cumartesi günü yine ziyaretine geleceğim. Bölük Komutanınla beni görüştürebilirsen, bila bedel çimento temin edebilirim.” dedi. Durumu Bölük Komutanım Cevat Yüzbaşı ile görüştüm. O da: “O gün ben Alay Nöbetçi Subayı olayım. O, gelince beni görüştür.” dedi. Ve Cumartesi günü istenen görüşme gerçekleşti. Salı günü, iki kamyon ve on kadar eratla Çanakkale Çimento Fabrikasına bölük Komutanımızın emir komutasında gittik. Çuvallara doldurulmuş iki kamyon çimento ile akşam alaya döndük. Bina tamamlandı. Neticede askeri birlikler Türk halkı nazarında peygamber ocağı olarak addedilen mekânlardır.

Kimya Mühendisliğinde okuduğu sıradaki bir anısında: “Sinai Kimya dersi işlerken tavan lambası pır pır yapmaya başladı. Süha Atamer Hocamız, görevliyi çağırtıpona bir merdiven getirmesini söyledi. Görevli: “Ne yapacaksınız, merdiveni?” deyince, Hocamız öfkeli tarzda: “Ne mi yapacağım. Elbet tavana yazı yazacağım.” deyiverdi. Teneffüste görevli panik halinde yanımıza geldi. “Sizin Hoca, deli yahu... Hiç, tavana yazı yazılır mı?” dediğinde, çok güldük. Hocamızı, hayırla yâd ediyorum.” diyor.

Çimento sektörü duayenlerinden Tahsin YıldırımÇanakkale Çimento Fabrikasında montaj mühendisliğiyle başlayıp işletme müdürlüğü dâhil bütün kademelerde görev yapmış.  1991’de emekli olmuş. Altı ay sonra yabancı menşeli Balıkesir Çimento Fabrikasında üretim müdürü olarak tekrar çalışmaya başlamış. Aynı kuruluşun Ankara’daki fabrikasında da teknik koordinatörlük görevi üstlenmiş. Çimento Müstahsiller Birliğinde denetlemlikte bulunmuş. Çanakkale’de emekli hayatını idame ettirirken 2020 Nisan’ında eşi merhumeNezahat Hanım Hakk’a yürümüş. Merhume Hanımefendiye Allah’tan rahmet, Tahsin Abi’ye sağlık ve esenlikler dilerim.  İki çocuk babası Tahsin Yıldırım: “Şu an öncelikli hobim torunlarımla vakit geçirmek.” diyor.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ - 02 ARALIK 2021 / Milli irade