Tepebaşı Ziraat Odası Başkanı Süleyman Buluşan sebze ve meyve fiyatlarının üreticiden çıkış fiyatı ile tüketiciye ulaşan fiyat arasında büyük bir fark ortaya çıkma sebebini anlattı.

Aralık Ayı itibarıyla üreticiyle tüketici arasındaki fiyat farkı 9 misline çıktığını belirten Buluşan, 9 kat farkının en belirgin örneğinin kuru soğan, kıvırcık marulda görüldüğünü dile getirdi.  Havaların sıcak, ılımlı gitmesinin lodosun esmesinin Ocak ayında yetişmesi beklenen kıvırcık marulu birden büyüttüğünü ifade eden Buluşan: “Bundan 2 ay önce kıvırcığın fiyatının çok yüksek olması üreticiyi kıvırcığa yöneltti. Bu bizim plansız üretim dediğimiz nokta. Bu durum Türkiye’nin kanayan yarasıdır. Dolar 13 lira oldu, biz ekonomiyi dolar ile kıyaslarken tükettiğimiz mutfağımızı da dolar ile kıyaslıyoruz. Üreticiye tüketici arasında 9 kat fark dolara neden bağlanmıyor?  Tüketiciye yansıyor da üreticiye niye yansımıyor? Bizim ürettiğimiz ürünün sadece ve sadece tohum ve mazotu dolara endeksli, bunların haricinde hiçbir şey dolara bağlı değil” dedi. Limonun dalında kalacak bir ürün olmadığını ifade eden Buluşan, : “Limon dalında kalacak bir ürün mü? En çok tüketilmesi gereken şifa olan bir meyve. Bir sakız eli kuruşken biz bir limonu elli kuruşa satamıyoruz. Bugün bir tüketim noktası; Market, lokanta olsun, üretimin haricindeki herkes ekonomiden şikayetçi” Dedi.

‘HÜKÜMETİN DUR DEMESİ LAZIM’

 6 ay önce süt konseyinin belirlediği süt fiyatının 3 lira 20 lira olduğunu belirten Buluşan sözlerini şu sürdürdü; “O zaman yemin çuvalı 150 liraydı.  Şu anda 250 liraya yaklaştı. 200 lira civarındayken yüzde 46 zam yapıldı. İnekler kesilmeye başlayınca sütten vazgeçiliyor. Süt konseyi, yetkililer bunu gördü. Hemen müdahale ettiler. 4 lira 70 kuruş. Güzel bir rakam ama üreticiye verilen bir destekten bizim ürünlerimizi alanlar saldırıyor. Ertesi gün zam neye dayanarak yapıyorsun. İşte dolar. Biz arpayı 2,5 liradan verdik, bu millete. Şu anda nasıl 4-5 lira oldu. Niye buna müdahalede bulunulmuyor? Burada hükümetimizin bazı noktalarda dur demesi lazım.”

‘TARLADA 1 LİRA MARKETTE 8 LİRA’

Marketlerdeki yüksek fiyatlar ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Buluşan : “Bugün tarlada bir seradan marul isteyin 1 lira. Aynı marul 4-5 liraya pazarda satılırken, marketlerde 5 liranın üstünde 8 liralarda devam ediyorsa işte burada yanlışlık var. Halkımız marketlere çok büyük rağbet gösteriyor. Bir üreticide maydanoz 60 kuruşken. Marketten 2,5 lira gibi bir rakama alıyorsun. Ekonomini hiç düşünmüyorsun kendi ekonomini de hiç düşünmüyorsun. Burada ne yapıyorsun. Fiyatı asla tartışmıyorsun. Üreticiyle tüketici arasında farkın hesabını kimse sormuyor. Bugün limon satılamazken markette, satış noktasında, bu limon 2,5 lira gibi bir rakama gidebiliyor. Bizim ekonomideki en büyük sıkıntımız budur” dedi.

‘GÜBRE FİYATLARI UÇMUŞ DURUMDA’

Ekonomideki faiz tartışmalarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Buluşan : “Şu anda ülkede faiz tartışması var. Bizim belimizi büken faiz. Ben aldığımı misli misli fazlasıyla ödüyorum. Üretici bankadan kredi çeker, 150 bin TL gibi bir rakamdır bu. Gübredir, fidedir, gibi giderler üretim yapılmadan harcanıyor. Bir taraftan dolar altın çılgınlığımız var, Bir tarafta da faiz düşürülmesin, faiz düşürülse millet dolara döner. Ben üretim yapmak istiyorum ben üretim yapmak istiyorum, ben dolar yapmak istemiyorum. Benim üretimim senin faizine bağlı. Bir üreticinin şu anda alet ekipman alması mümkün değil” şeklinde konuştu. Gübre fiyatlarının şu anda uçtuğunu, tarlaya gübre atmazlarsa verim alamayacaklarını dile getiren Buluşan, bu sene buğday üretimin 16 milyon tonlara kadar düştüğünü daha sonraki  yıllarda  daha da düşeceğini ve  çiftçinin gübre alamayacağını, sağlıklı bir bakım yapamaması sonucunda veriminin düşeceğini belirtti.

‘DEVLETİN DESTEK OLMASI LAZIM’

Çiftçinin hükümetten beklentilerini anlatan Buluşan: “Gübre dolara endekslidir, dışarıya bağlıdır, gübre yenmez içilmez. Gübre senede bir defa kullanılır.  15- 20 kilogram gübre kullanacak üreticimiz şimdi kullanamayacak.  Yapılması gereken şudur; Bizim üreticimize devletin yüzde 50 hibeler verdiği gibi devletin gübre ve mazotta da destek olması lazım. Bugün yeterli buğday olsaydı marul gibi fiyatı aşağıya düşecekti. 2-3 yıl önce bazı üreticilerimiz buğdayını satmadılar. Vatandaşımızın 90 kuruşa buğdayını satamadığı günler oldu. Bizim ekonomiyi kendimiz düzenlemeliyiz. Hepimiz ağlıyoruz ekonomi kötü diye diğer taraftan ekonomiyi körüklüyoruz. Üretici haricindeki tüm insanların bu duruma milli bir dava olarak görmesi lazım. Biz ayçiçeği üretiyoruz. Ayçiçeğini bizim üreticimiz 4-5 lira civarında bir rakamla sattı, şimdi uçtu. Mısır halen yükseliyor. Bizim mısırımızın ortalama fiyatı 2.5 liraydı. Şimdi 3.5 lira. 1 lira bir anda nereye gitti? Bu mısırı alıp da deposuna koyan. Bekleyip bunun ticaretini yapan kişiye gitti. Burada yapılması gereken kâr oranın düşük tutulması.  Bugün herkesin gözü üretilen ürünün yükselişinde. Adam buğdayı alıyor yüzünü görmüyor. Buğday nerede ofiste, borsada, depoda. İnternet üzerinden alıyor. Fiyat çok yükselince satıyor” ifadelerini kullandı.

‘SOĞAN VE LİMON TARLADA KALDI’

Tarımdaki sistemsel sorunlara da değinen Buluşan: “Bir ürün kayıt altına aldığı vakit, kayıt altına almak dediğimiz sistemde ben size ürünü 50 kuruşa veriyorsam, sizin en fazla 1 liraya satmanız lazım. Ama 2-3 liraya satılıyor. Bu sene biz bütün ürünlerimizi tescillemiş durumdayız. Arşivlerimizde faturalarımızda bellidir. 2 ay içinde ne değişti de iki katladı bunlar. Çünkü arz talep meselesi, tüccar nerede ne var ne yok çok iyi takip eder. Ve bunu stoklar. Peki neden soğan almadı bu sene? Soğanı stoklasaydı da görseydik. Soğanın üretimi bol olduğu için almadı. Bunun sonucunda da soğan tarlada kaldı. Aynı durum limonda yaşandı” şeklinde açıklamalarda bulundu.

‘ÜRETİCİ İLE TÜKETİCİ ASLA BULUŞAMIYOR’

Ekonomideki sıkıntıların hep birlikte hareket ederek üstesinden gelinebileceğini belirten Buluşan, “Bir ülkede ekonomi çok bozuksa, bir terslik varsa, mazot durduğu yerde yükseliyorsa, kontak kapatmamız lazım. Akşamları trafikten hiçbir yere gidemiyoruz. Hayatımızda bir değişiklik yok. Pandemide eve kapandık. 100 litre mazot yanacaksa yanmadı. Bu ekonomik olarak kişinin cebinde kaldı.  Üretim ayrı bir dünya tüketim ayrı bir dünya. Aracı diye tabir ettiğimiz birileri girmiş. İkisinden de çalıyor.  Üretici ile tüketici asla buluşamıyor” İfadelerini kullandı.

‘ÜRETMEKTEN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALIRIZ’

‘‘Domates sezonun ilk açıldığında domates araca yüklenirken, üretici 1 lira 70 kuruştan veriyorum dedi. Alan tüccar aldı götürdü. Bizim ürünümüzün ürün künyesi var. Sistemimiz de güzel ama müdahale yok’’ diyen Buluşan açıklamalarını şu şekilde sürdürdü: “Benim bir kasaya koyduğum domates 3 sınıfa bölünüyor. Ticarettir sözüm yok ne olur vicdanlı olur. 1lira 70 kuruşun üzerine 1 lira daha verilmiş olsaydı da bu üretici alnının terini bir silseydi. Biz şu anda sütü 3 lira 20 kuruşa satıyoruz.  5 gün sonra 4 lira 70 kuruşa satacağız.  Süt tüketiciye 7 lira oldu.  Marketlerde 10 liranın üstüne çıktı. Ekonomimizi bizim kendimiz düzeltmemiz lazım.  Hiç kimse eline sihirli değnek alıp ekonomiyi düzeltmeyecek. Planlı üretim planlı pazar olmadığı takdirde birileri bu sistemde devam eder. Biz de üretmekten vazgeçmek zorunda kalırız”

‘İTHAL KELİMESİ BİZİM ÜRETİCİMİZİ VURUYOR’

Tarımda acilen üretim ve pazarlamada çözüm bulunması gerektiğini belirten Buluşan, “Hükümet ithal edeceğim diyor.  Bu ithal kelimesi bizim üreticimizi vuruyor.  Üreticinin elindeki buğday satılır, 1 ay sonrasına bakılır, ihtiyaç varsa planlamalar yapılır. İthal edilecekse sonrasında yapılır.  Türkiye’deki buğday 2 lira 80 kuruşsa ithal edilecek ürünü 2 lira 80 kuruşa ayarlıyorsun, vatandaşın alıp satması için. Adam da diyor ki ben bunu neden alayım! Gemiyle markalı denetimli ürün geliyor. Yine oturduğu yerden sisteminden alıyor.  Bu sorunun bir an önce önüne geçilmeli” şeklinde konuştu.