Her yıl 13 Ekim’de kutlanan Dünya Afet Risklerinin Azaltılması Günü, bize önemli bir gerçeği hatırlatıyor: Afetleri tamamen engelleyemeyiz, ama onların yol açtığı kayıpları azaltmak elimizde.

Depremler, seller, yangınlar… Türkiye gibi afet riski yüksek bir ülkede yaşıyoruz. Ancak çoğu zaman bu gerçek, acı bir olay yaşanana kadar gündemimize girmiyor. Oysa artık biliyoruz ki, bir felaketin ardından müdahale etmekten çok daha etkili olan şey, afet yaşanmadan önce önlem almak.

Hazırlık, Hayat Kurtarır

Basit bir örnek: Depreme dayanıklı bir bina ile çürük bir yapı arasındaki fark, sadece maddi değil, can kaybı açısından da çok büyük olabilir. Aynı şekilde, bir sel riski taşıyan bölgeye inşaat yapılmasına izin vermemek, ileride yaşanacak büyük bir felaketi önleyebilir.

Afet risklerinin azaltılması; sadece binaları güçlendirmekle değil, halkı bilinçlendirmekle, kurumlar arası iş birliğiyle, doğru şehir planlamasıyla mümkün olur. Yani bu sadece devletin değil, her bireyin sorumluluğudur.

Ne Yapabiliriz?

Bugün, bu özel günde kendimize şu soruları soralım:

Evim depreme dayanıklı mı?

Ailemle bir afet planı yaptık mı?

Afet çantam hazır mı?

Çevremdeki riskleri biliyor muyum?

Küçük gibi görünen bu adımlar, bir gün hayat kurtarabilir.

Unutmayalım

Afetleri durduramayız. Ama onların bizi durdurmasına engel olabiliriz. Bilinçli olmak, hazırlıklı olmak, riskleri önceden görmek… İşte bu yüzden 13 Ekim yalnızca bir takvim günü değil, hayat kurtaran bir farkındalık çağrısıdır.

Bugün bir adım atın. Çünkü hazırlıklı olmak, sadece sizin değil, sevdiklerinizin de hayatını kurtarabilir.