İnsan, fizyolojik ve fikri olarak günün bazı anlarında yorgunluk, gerginlik ya da kendinde
gevşeklik hissedebilir. Bu olguların her biri insani açıdan doğal hâllerdir. İnsan, bazen bedenen ve
ruhen rahatlamak ister. İnsan sağlığı bakımından rutin işlerin dışında farklı meşgaleler gereklidir. Farklı
meşgaleler, insanı dinlendirir. Boş, boş oturmak insanı olumsuz etkiler.
İnsan fikren ve fiziki bakımdan gerildiği, gevşediği ya da yorulduğu anlarda kendisini toparlamak
ister. İnsanın böyle hâllerle sıkıldığı bir ortamda, abdest alıp içinde bulunduğu atmosferde değişiklik
sağlaması ne kadar güzel bir durumdur.
Gergin, yorgun veya rehavet hâlindeki insanı abdest almak rahatlatır. Abdest almak, insanı
fikren ve fiziki olarak toparlar. Hiç kimse, bir başkasını ikna etmeye mecbur değildir. İsteyen dener.
Tecrübesine varır. Hiç kimse de, bir başkasını zorlayamaz.
Yakın tarihte bir arkadaşım anlattı. Ben, mesleğini söyleyeyim. Arkadaşın eğitim ve kültür
seviyesini siz tahmin edin. Arkadaş, matematik öğretmeni… Anlattığına göre:
-Eskişehir’in kent merkezinde bir lisede öğretmendim. Nöbetçi öğretmenliğimin birinde, zararlı
bir çocuğa bir tokat atmak zorunda kaldım. Çocuğun oturduğu mahalle kavgacı insanların barındığı bir
mahaldi. Çocuk, ne zaman ulaşmışsa yakınlarına ulaşmış.
O gün, öğle saatleriydi. Okulun çıkış kapısında birileri bana karşı saldırıya geçtiler. Sayıları on,
on beş kişiye yakındı. Her biri ızbandut gibi adamlardı. O çocuğun yakınları olmalı. Bir anda etrafımda, o
kadar kişi toplaşıverdi. Baktım, iş zıvanadan çıkacak. Adamlar, beni parçalayacak gibi hiddetle üzerime
geliyorlardı. Fiili müdahale alanına bir türlü yaklaşamıyorlardı. Çevremde dönüp dolaşıyorlar, fiziki şiddet
yapacak kadar yaklaşamıyorlardı. O esnada aklıma geldi. Birden avazımla bağırdım. Siz, beni
dövemezsiniz! Hepsi birlikte dediler:
-Nedenmiş o, biz, seni niye dövemeyecekmişiz. Kendilerine dedim:
-Çünkü ben, şu an abdestliyim. Ben, başkalarıyla değil kendimle, daha doğrusu şeytanla kavga
etmek için abdest aldım. Başka insanlarla kavga değil barışık yaşamak için abdestliyim, deyince dediler:
-Kusura bakma, biz, senin böyle bir durumda olduğunu bilmiyorduk. Özür dikleriz. İşin rast
gelsin. Akabinde ben de:
-Kendilerine sağlık, başarı ve mutluluklar dileyip ayrıldım. Bu sırada, okulumuzun idarecileri
geldiler. Meseleye müdahil oldular. Allah, bana böyle bir nedenle abdestli hâlin manevi ağırlığını yaşattı.
O günden sonra mümkün oldukça abdestli durmaya gayret ederim.
Abdestin sünnetlerinden birincisi: Abdeste “Eûzü-besmele” ile başlamaktır.
İkincisi, abdeste başlarken yıkamaya ellerden başlamak… Muteber fetvalara göre tırnak altı
kirler bakımından şehirlinin tırnak altındaki kirleri yağlı veya kimyasal su geçirmezlerden kabul edilir.
Abdeste mani addedilir. Köylünün tırnak arası kirleri ise toz, toprak veya çamur cinsinden sayılır. Toz,
toprak ve çamur gibi vs. nin su geçirme özelliği olduğundan abdeste mani değildir.
Üçüncüsü, niyet etmek; niyet kalp ile olur. Dille söylenmesi de müstahaptır. Niyet, kalpten
tutulur. Dille de söylendiğinde daha güzel olur.
Dördüncüsü, abdeste başlarken dişleri fırçalamak, misvaklamak ya da ovalamak sünnettir.
Misvak, Sudi Arabistan’da yetişen “Erak” denilen ağacın dallarından yapılır. Peygamberimizin tavsiyesi
böyledir. Misvağın anti septik özelliği vardır. Mikrop öldürücüdür. Diş hastalıklarına fayda sağladığı
belirtilmektedir. Temiz maddelerden yapılan fırça kullanmakta uygundur. Gaye; dişleri temizlemektir.
İnsan sağlığına değer vermektir. İnsan vücudunda, mikropların en çok yuvalandığı bölgelerden birisi de,
insan ağzıdır. O nedenle ağız sağlığına dinimiz önem verir.

2
Allah, ağızın hem maddi ve hem de manevi zararlılardan korunmasını emrediyor. Ağız ve sair
azalar için maddi ve manevi zararlıları insanın tüketmesini ya da kullanmasını yasaklamıştır. Bunlar
haram gıda, haram tutum ve davranışlardır. Haram yiyecek, içecek gibi manevi haramlığı olan gıybet,
dedikodu, laf taşıma gibi benzeri durumlardır.
Beşincisi, ağıza üç defa peş peşe su alıp her seferinde geri bırakmak. Bu işleve “ağıza
mazmaza” çalkalama denir.
Altıncısı, buruna art arda üç defa su çekmek ve her keresinde sümkürmek. Bu eylemede,
“istinşak” denir.
Yedincisi, abdest alan kişi oruçlu ise ağıza ve buruna su çekerken orucun bozulma ihtimaline
karşı aşırılığa kaçmaz. İslam dini aşırılığa müsaade vermez. Aşırılık bir şeyin aslını bozmaktır.
Esasından saptırmaktır. Aşırılıkta mübalağa vardır. Mübalağa, bir olayı gerçeğin dışına taşırmaktır.
Abartmaktır.
Sekizincisi, abdestte sıralamaya dikkat etmekte sünnettir. Maide suresinin altıncı ayetinde
belirtilen sıralamaya dikkat esastır.
Dokuzuncusu, kol ve ayaklara yıkamaya sağlardan başlamak. Bu durum çift organlar içindir.
Onuncusu, ayaklar mesh edilirken ikisini birden mesh etmek sünnettir.
On birincisi, her organı üç kere yıkamak sünnettir. İlk yıkayışları farzdır. Suyun az olması
hâlinde üçten az yıkanabilir. Mesh edilen organlar birden fazla mesh edilmez. Su değerlidir. İsrafı
haramdır. Su kıtlığı olan beldeleri düşünün. İslam dini, bu durumlara karşı kolaylık sağlam yerine sıkıntılı
durumlarda “teyemmümü” meşru kılmıştır.
On ikincisi, el ve ayakları yıkamaya parmak uçlarından başlamak. Ve parmak aralarını
hilâllemek... Hilâllemek, parmak aralarını açmaktır. Parmak aralarına parmak sokmakla olur. Sol elin
küçük parmağı ile sağ ayaktan başlayarak sol ayakla bitirmek. Akarsuya sokmak hilâllemek yerine
geçer. Akarsu, hareketli sudur.
On üçüncüsü, yüz üç kere yıkandıktan sonra sakallar sık ise aşağıdan yukarıya doğru
parmaklarla sakalları aralayıp hilallemek.
On dördüncüsü, başın tamamını mesh etmek. Başın dörtte birini mesh yapmak farzdır.
On beşincisi, iki el su ile ıslatılarak iki elin parmakları ile başın ön tarafından arkaya doğru
sıvayarak götürmek. Buna kaplama mesh denir.
On altıncısı, kulakları mesh yapmak, kulakların içi şahadet parmakları ile mesh yapılır.
On yedincisi, boyunu mesh yapmak. Boğaz mesh edilmez. İki elin arka yakası ile enseden
mesh yapılır.
On sekizincisi, abdest organlarını yıkarken iyice ovalamak. Organları peş peşe yıkamak... Diğer
bir deyimle organlar kurumadan abdesti tamamlamak.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!
30.01.2018-Yunus Emre GÜLLÜ / Milli irade gazetesi