Türkiye, enerji sahnesinde bir satranç ustası gibi hareket ediyor. ABD’den sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithalatı, bu stratejik aklın en net göstergelerinden biri. BOTAŞ’ın Mercuria ile imzaladığı 20 yıllık, 70 milyar metreküplük anlaşma, Türkiye’nin enerji güvenliğini sağlamlaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda bölgesel güç hedefini perçinliyor. Peki, bu hamle neden bu kadar kritik? Ve neden muhalefet bu vizyonu anlamaktan aciz? Gelin, meseleyi masaya yatıralım.

Türkiye’nin Stratejik Aklı: Enerji Bağımsızlığına Giden Yol …

Türkiye, doğalgazda %99 dışa bağımlı bir ülke. Rusya, İran ve Azerbaycan gibi boru gazı tedarikçilerine bağlılık, geçmişte arz kesintileri ve fiyat şoklarıyla sınandı. İşte tam bu noktada, ABD’den LNG ithalatı devreye giriyor. 2026’dan itibaren yıllık 4 milyar metreküp gaz, Türkiye’nin toplam tüketiminin %8-10’unu karşılayacak. Bu, sadece bir ithalat anlaşması değil; bağımlılığı kırma, çeşitlendirme ve pazarlık gücünü artırma hamlesi.

ABD LNG’si, Henry Hub endeksine dayalı fiyatlarıyla öngörülebilir bir maliyet sunuyor. Ekim 2025 itibarıyla Henry Hub spot fiyatı ≈3.9 USD/MMBtu. Likidizasyon, nakliye ve regülasyonla birlikte Türkiye’ye teslim maliyeti 8-10 USD/MMBtu (285-357 USD/1000 m³). Bu, Cezayir LNG’sinden daha rekabetçi, Rusya boru gazına yakın. Üstelik, 2027 sonrası fiyatların daha da düşmesi bekleniyor. Türkiye, bu anlaşmayla hem ekonomik istikrarı garantiliyor hem de küresel LNG piyasasının esnekliğinden faydalanıyor.

Dahası, bu hamle jeopolitik bir satranç tahtası. ABD ile enerji iş birliği, NATO müttefikliğini güçlendiriyor ve Rusya ile İran’a karşı Türkiye’nin elini rahatlatıyor. Aliağa ve Dörtyol terminalleriyle LNG’yi işleyip bölge ülkelerine dağıtma potansiyeli, Türkiye’yi enerji merkezi yapma yolunda kritik bir adım. Bu, sadece gaz değil; güç, bağımsızlık ve bölgesel liderlik demek.

Muhalefetin Cahilliği: Vizyonsuzluk ve Kısır Eleştiri …

Peki, muhalefet bu stratejik hamleyi nasıl okuyor? Maalesef, bildik nakarat: “Niye pahalı gaz alıyoruz?” veya “Boru gazı varken LNG’ye ne gerek var?” Bu sorular, enerji piyasalarının karmaşıklığını ve Türkiye’nin uzun vadeli vizyonunu anlamaktan uzak bir cehaletin ürünü. Henry Hub fiyatlarının küresel piyasalardaki dalgalanmalara karşı sağladığı istikrarı göremiyorlar. ABD’nin kaya gazı rezervleriyle 100 yıllık arz güvenliği sunduğunu, Avrupa’nın 2022 krizinde ABD LNG’sine nasıl sarıldığını bilmiyorlar.

Muhalefetin “her şeye itiraz” refleksi, Türkiye’nin enerji diplomasisindeki inceliklerini kavramaktan aciz. ABD LNG’si, sadece gaz ithalatı değil; jeopolitik bir manevra, ekonomik bir kalkan ve çevresel bir köprü. Kaya gazı üretimindeki düşük karbon ayak izi, Türkiye’nin yenilenebilir enerjiye geçiş sürecinde doğalgazı daha sürdürülebilir kılıyor. Ama muhalefet, bu vizyoner adımları “pahalı” diye yaftalarken, Türkiye’nin küresel enerji sahnesinde nasıl bir aktör haline geldiğini anlamıyor.

Stratejik Aklın Zaferi…

ABD’den LNG alımı, Türkiye’nin enerji arenasındaki cesur ve akılcı hamlelerinden biri. Bu anlaşma, arz güvenliğini güçlendiriyor, maliyetleri dengeliyor, jeopolitik avantaj sağlıyor ve Türkiye’yi bölgesel enerji merkezi olma yolunda ilerletiyor. BOTAŞ’ın proaktif politikaları ve hükümetin vizyonu, Türkiye’yi enerji bağımlılığından kurtarıp liderliğe taşıyor.

Muhalefet ise bu büyük resmi göremiyor. Enerji gibi hayati bir meselede, “Niye yaptınız?” yerine “Nasıl daha iyi yaparız?” sorusunu sorabilseler, belki bir katkıları olurdu. Ama şimdilik, Türkiye’nin stratejik aklı, muhalefetin dar görüşlü eleştirilerini gölgede bırakıyor.

Türkiye, enerji satrancında hamlelerini yapmaya devam edecek. ABD LNG’si, bu oyunda bir şah değil, ama kesin bir vezir hamlesi. Ve bu hamle, Türkiye’nin geleceğini aydınlatıyor.

Not: Fiyatlar ve veriler, Ekim 2025 itibarıyla güncel piyasa analizlerine dayanmaktadır. Daha fazla bilgi için BOTAŞ ve EPDK kaynaklarına bakabilirsiniz.

AZ DA SAĞLIK…

60 yaş üzeri 8 binden fazla yetişkinin üç yıl takip edildiği çalışma, psikolojik ve duygusal sağlığın, kanser, diyabet ve sakatlayıcı yaralanmalar gibi rahatsızlıklardan kimin kurtulacağını belirlemede neredeyse diğer tüm faktörlerden daha önemli olduğunu ortaya koydu.

Çalışmanın başlangıcında psikolojik ve duygusal iyilik hali yaşayan katılımcıların, çalışmanın sonunda bu iyilik halinden yoksun olanlara kıyasla optimum iyilik haline ulaşma ihtimalleri neredeyse beş kat daha fazlaydı.

NE DEMİŞ?…

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bir dünya lideri olmanın göründüğü kadar 'havalı' olmadığını söyledi. Macron, buna örnek olarak da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile sık sık görüşmesi gerekmesini gösterdi.

Le Point dergisine bir mülakat veren Macron, "Bildiğiniz gibi, küresel sahneye çıkmak aslında o kadar da havalı bir şey değil" dedi.

Reuters'ta yer alan habere göre, dergi muhabirinin bu sözlerini açıklayıcı bir örnek vermesi istemesi üzerine ise Macron, "Erdoğan ile her 10 günde bir konuşması gereken benim" yanıtını verdi….