Ülkemizde 150-200 arasında şiir yarışması düzenleniyor. Bu yarışmaların listesine baktığımızda Eskişehir’in adını hiç görmüyorduk. Şiir yarışmalarının çoğunluğu da şiirimize emeği olmuş, şairimizi anmak, onun unutulmaması, yeni kuşaklara tanıtımı için yapılıyor. Şiirimizin büyük öncü şairimiz Yunus Emre  adı da o listelerde yer almıyordu. Eskişehir Sanat Derneği bu eksikliği görerek, Eskişehir’de de şiir çevresinin olduğunu göstermek, Yunus Emre’ye sahip çıkmak,  herkese göre  yorumlanan Yunus Emre yerine çağları aşan, insanlığın şairi olmuşYunus Emre olarak  tanıtılmasını gerçekleştirmek üzere  Yunus Emre Şiir Buluşması’nı başlattı. Bunu başlatırken, dünya insanlığın olmuş şairlerine neler yaptığını araştırarak yapmaya başladı. Böyle bir şiir etkinliğin içersinde  bilhassa geleceğin şairlerini çıkarma, şairleri bir araya getirme gibi hedefleri vardı ve Yunus Emre Şiir Yarışması böyle başladı. Şimdi bu yarışma devam ediyor. Esasında 17.si yapılması gerekiyordu. Bazı yıllarda  derneğin ekonomik durumu nedeniyle yapılamadı ve geçtiğimiz gün 14.sünün ödül töreni  Büyükşehir Taşbaşı Kültür Merkezinde yapıldı.

309887200_5497536566993437_6748307463501599947_n

Nurhan Noylan Kaya, Canan Tümen, Cengiz Ersöz, KuddusiÇetinkuş, Engin Kükrer’den oluşan seçici kurul tarafından değerlendirilmiş olan yarışmada

Birincilik Ödülünü Balıkesir’den Hakkı Koç,  İkincilik Ödülünü  İstanbul’dan Nurbanu Kablan, Üçüncülük Ödülünü  İzmir’den Nesrin Aydın Erdem, Mansiyonları  Osmaniye’den Ali Köşker,  İstanbul’dan Ersin Aydın, Ankara’dan Zeynal Gül paylaşırken, İzmir’den İbrahim Özdemir

Jüri Özel Ödülünü aldılar.

    Araştırıcı ve yenilikçi çabalarıyla Eskişehir Sanat Derneği 14. Yunus Emre Şiir Yarışması’nın ödül törenini biraz panele benzer bir uygulama ile seçici kurulda yer alan şairleri ödül töreninde konuşmacı yaparak. Derneğin Şiir Birimi Başkanı Nurhan Noyan Kaya “Eskişehir Sanat Derneği ve Şiir Etkinlikleri” ni, KuddusiÇetinkuş “Şiir Yazma Yolculuğundan Şairliğe”, Engin Kükrer “Şiir Yarışmalanın Tarihi”, Canan Tümen “Yunus Emre Şiir Yarışmaları”nı anlattılar. Yarışmanın Seçici Kurulu Başkanı Cengiz Ersöz  de “Yarışma Jüri Raporunun” okudu.

     Ödüller sahiplerini bulurken konuk şairler Yunus Emre  adına verilen bu ödülün sahibi olmanın onur ve gurulunu taşıyacaklarını anlattılar. Bu ödül töreni bir farklı olayda; Bu ödül töreni sonrası Şiir Okumaları gerçekleşti ve Eskişegir’de yaşayan farklı dernek ve gruplardan olan 34 şair de bir araya gelmiş oldu ve Eskişehir’deki bir şiir etkinliğinde kaynaşmayı da gerçekleştirmiş oldu.

        Eskişehir Sanat Derneği’nin başlattığı ve 17 yıldır sürdürdüğü bu yarışmada şimdiye kadar 160 civarında şair ödül aldı. Bu ödüllerde hiçbir zaman hak yeme, kişi kayırma gibi uygulama olmadığı gibi en küçük bir lekesi de olmayan ülkemizin saygın, sürdürülen şiir yarışması oldu

Frig-kabartma

Kültür ve sanatta mayamız

Eskişehir her alanda ülkemizin ilklerini yaratmış ve yaşamış şehir olarak  gösterilir. Bunu, Frigyalıların bu toprakları yaratıcılıklarıyla mayaladığı gösteriri buna da inanılır. Çünkü; Frigler  taş, maden, ahşap sanatlarından takıya, kilim ve kumaş dokumacılığına, müziğe, edebiyata kadar tüm sanatlarda gelişmiş, sanatla, yaratıcılıkla ileri uygarlık yaratmışlardı. Bunu LadyAllen’in “Türkiye’nin en etkileyici üç eski eserinden biri” dediği Midas Yazılı Anıtı, taş yontma sanatında E.Simpson ile Spirydowic’inkitaplarında  anlattıklarıFriglerin ahşap eşyalarını Gordion Müzesi ‘nde, Ankara Medeniyetler Müzesindeki maden, seramik, kemik gibi malzemelerle yaptıkları eserlerde görürüz. Hatta Frig Sanatı “Geometrik Doruk” başlıklı yazısında Prof.Dr. KeıthDeuries “Frig sanatının karakteristik özelliklerinden birnin geometrik şekillerin ilk kullanıldığı ve geliştirildiğini anlatır. bunun en güzel örneği de Seyitgazi Yazılıköy’deki 17 metre yüksekliğindeki Midas Yazılı Anıtın önyüzdeki süslemelerdir.PanFlüt’ün ülkesi Frigya’dır. Özden Acar’ın  Cumhuriyet gazetesindeki  yazısında öğrendiğimize göre Türk Sanat Müziğimizdeki Hicaz makamından Portekiz’deki “Fado” müziğindeki makama kadar Friglerin müziğe büyük katkıları da var. Edebiyatta ise hayvanları konuşturarak (Falb)  anlatılan “Ezop Masalları” nı da FrigyalıAisopos’un yarattığını, “Eski Uygarlıklarda Şiir” antolojilerinde de Frigyalı şairlerin şiirlerini görüyoruz. Tiyatroda ise Sivrihisar’ın Ballı hisar köyündeki Pessinus’daki tiyatro kalıntıları olduğunu biliyoruz  Ayrıca Prof.Dr. Taciser Sivas (1961-2013) ŞarhöyükDorylaionNekropol alanında 2011 yılında yaptığı kazılarda, bir mezar içersinde iki adet mask çıktığını , bir başka mezarda da  topraktan yapılmış “Düdüğün atası” sayılan düdük ve kemikten bir kaval bulunduğunu anlatmıştır. Bunun Eskişehir’de Friglerden sonra da sanatın izlerinin olduğunu görüyoruz. Hatta son yıllarda araştırmacıların tartışma konularınbiri de Friglerin dili konuşu; Frigler Ön Türkler miydi? Bu da var.

Biz bugün geçmişe bakmıyoruz. Büyük önderimiz Atatürk ne diyor. “Bugün üzerinde yaşadığımız toprakların mirasçılarıyız. Yerin altındaki de üstündeki de bizim” Konuyu düşünürsek  Bin atlı ordularla Orta Asya’dan gelen atalarımız Anadolu’ya geldiklerinde  yaşayanlar vardı. Onlar bizi içlerinde yoğurdu biz de onları kültürler harmanı oldu. Anadolu’da 280 medeniyetin gelip geçtiği biliniyor. Her medeniyet bizlere birşeyler kattı. Örneğin atasözlerimizin kimisini Orta Asya’dan getirdiğimiz, kimisinin Sümerlerden gelme olduğunu öğreniyoruz.

    Biz üç kıtanın birleştiği, üç kıtanın kültürlerinin gelip geçtiği bir köprünün üzerindeyiz ve hepsinin sentezini taşıyoruz. Bu da hiçbir ülkeye nasip olmayan bir özelliktir…