İnsan,olup bitenlerin farkında olmadıkça… Gelip geçenleri fark etmedikçe… İstikbal ve istiklalin farkındalığını idrak etmedikçe algı operasyonlarının kurbanı olmaya mahkûmdur. Ne hazin ki, insanlık çıkar ilişkisiyle hâldaş olmuş. Birbirini sömürmenin, öldürmenin derdine düşmüş. Böyle mi olmalıinsanlık?  Acılar ne metre, ne de terazi ile ölçülebilir. Ancak akıl, insaf ve vicdanla değerlendirilebilir. Emperyalist güçlerin amacı, sömürmek ya da öldürmektir. Sömürü çarklarını eğitim düzeyi düşük halklarda inanç, etnik yapı gibi alt kimlikler üzerindengençlik ve emekçileri kullanarakişletirler. Algı operasyonlarının farkında olmayan toplumların vay hâline!

Emperyalistler eğitimden öğretime, ekonomiden kültüre,inançtan siyasete, ailevi bağlardan toplumsal değerlere taarruzdan geri durmazlar. Müslüman bu saldırıların farkına varmaz mı? 1980 Öncesinin acı gerçeklerini unutmamak lazım. Türk halkı “1001” türlü entrikayla Amerikan ve Rus taraftarlığı adına birbirine düşürüldü. Bir taraf komünist, diğer taraf faşist ilan edildi. O ideolojiler kutsal davadır, diye yutturuldu. Pek çok Türk genci birbirine kırdırılırken Amerika ile Rusya gelişimde alıp başını gittiler. Nereye mi? Aya…  Milletçe biz acılar yaşarken onlar uzayafüze göndermenin keyfini yaşadılar. Teknolojik gelişim sağladılar. Hâlâ öyle değil mi? Türk Milleti algı operasyonlarının oyununa gelmedikçe istikbal ve istiklali parlak olacaktır.

Müslüman kılavuz bildiği Kur’an’ın emrini bilmedikçe… Önder kabul ettiği peygamberin tanıttığı biçimde onu örnek almadıkça neyin farkına varacak?Müslüman doğru bildiği yanlışlardan arınmadıkça neyi fark edecek? Her şeyi bildiğini zannederek bilmediği gerçeklerin farkını nasıl anlayacak?Önyargıları aşmadıkça neyin farkında olacak? Zalim, mazlumun lokmasına göz koymuş. Masumun alıp verdiği nefese bile tahammülü yok. Müslüman akıllı, ilgili, bilgili ve ilkeli olmaya mecbur. Yaşamını nitel ve nicellerle imara memur... Müslüman akılsız,hesapsız, kitapsız, insafsız ve vicdansız olmaz. Nedir, Müslümanların birbiriyle alıp veremediği? Neyin savaşını, neyin çatışmasını yapıyorlar? Müslümanlarabirbirinin kanını döktürenler servetlerine servet kattılar. Mazlum halkların kanlarını kendirline kazanç kapısı yaptılar.

Müslüman kendi kişiliğinin farkındalığında yaşamadıkça emperyallerin şunu sev, bunu yer. Onu öv, berikini döv yönlendirmelerinden kurtulamaz. Müslüman, aklını başına alıp kendi benliğine yakışır olmalı.Birbiriyle savaşan Müslümanların hangisi haklı, hangisi haksız? Hangi taraf zalim, hangi taraf mazlum? Taraflardan hangisinin ölüleri şehit ya da hain?Gel de, atla pirincin taşını.Sömürge ülkelerini belirlemek için orta çağ Batılıları birbiriyle otuz yıl, yüz yıl gibi süren savaşlar yapmışlar. Birinci ve ikinci dünya savaşları sonucunda aklını başına almışlar.Elbirliği yapıp kalkınma hamlelerini başlatmışlar.

Siyonist akıl, kendisini uzay yolculuğuna çıkarırkenMüslümanın iktisatla, fenle, teknikle işi olmaz demiş. Bilim, Müslüman’ın işi değil denilerek iktisadi gelişimden, yeraltı ve yerüstü kaynaklarından, enerjiden, kimyadan, fizikten, astronomiden bihaber edilmeye çalışmış. Müslüman ilim, bilim ve teknolojik kalkınmada yavanlığının farkına ne zaman varacak? Müslüman’ın vakarla olup bitenleri izlemek, tetkik etmek, çağın şartlarında başkalarına muhtaç olmadan yaşamak için gelişmeye hakkı yok mu? Müslüman zeki olur. Adil olur. Vicdanlı ve merhametli olur. Hz. Peygamber’in “Veda Hutbesi” buyruğunu evrensel ilkelerden insan hakları olduğunu unutmaz. Hakkı, batıla karıştırmaz. Tembel olmaz. İnsaf ve hakkaniyeti terk etmez. Fesat çıkarıp zulüm yapmaz.

Emperyalist akımın aklınca kendine yön veren Müslüman, Kur’an ve Peygamber buyruğuna kulak asmadıkça neyin farkında olabilir ki?İslam dünyası Sıffın savaşı, Cemel vakası, Kerbelâ hadisesi, Moğolların Anadolu’da Müslüman avına çıkmaları gibi acıları unutmasın… Moğol hükümdarı Timur’da Müslümandı. Ama Müslüman memleketlerini tarumar etti.Müslüman din bezirgânlarına, din istismarcılarına ve hak simsarlarına karşı farkındalığını ortaya koymaya mecbur. Nasıl mı? Pozitif bilimle… Ferasetle… Basiretle…Bilim mi, ilim mi tartışması ağa-babaların ekmeğine yağ sürmektir. İslam’ın ilimle de, bilime de çelişkisi yoktur. Var diyenler, sömürü çarklarına taş değmesin diyen ağa-babalardır. Ya da yardakçıları…

Müslüman, Abese suresindeki “Her şeyden önce insan yediği yemeğine bir baksın!”  ayetiniunutur mu?Müslüman,Hûd suresinde Allah: “…Emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenlerde dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür...Zulmedenlere meyletmeyin yoksa size de ateş dokunur…” buyruğunu dikkate almaz mı?Müslüman kafasını kaldırıp akıl gözüyle bakmadıkça, aklın kulağını açmadıkça, etrafta olup bitenleri anlamadıkça neyi fark edecek ki?

Rad suresi 17 ve 19’uncu ayetlerde Allah: “Gökten su indirdi de, vadiler kendi ölçülerinde dolup taştılar. Sel üste çıkan köpüğü yüklenip götürdü.Bir ziynet veya bir eşya yapmak için ateşte erittikleri madenlerin üzerinde de onun gibi bir köpük vardır.Allah, hak ile batıla böyle misal getirir. Köpük sönüp gider. İnsana yararlı olan yerde kalır…  Rabbinden sana indirilenlerin hak olduğunu bilen kör olan gibi olur mu? Bunu ancak aklı ve vicdanı temizler anlar.” buyuruyor.Hz. Musa’nın geçişinde deniz sularının ikiye ayrılması, Hz. Peygamber’in işaretiyle ayın ikiye bölünmesi, Nuh’un gemi yapması fizik, kimya, teknoloji, meteoroloji, iktisat gibi bilimlerle alakalı değil de nedir? Allah, mucizelerle pek çok hakikate dikkat çekmiştir. Bilim ve teknolojiye karşıtlık yapanlar Kur’an’a akıl kulağını verdiklerinde hakikatin sesini duyacaklardır.

Merhum Sezai Karakoç’un Kıyamet Aşısı adlı kitabında şöyle bir hikâye anlatılır. Gece karanlığında bir ağıla kurt saldırır. Koyunların bağrışı üzerine çoban bir fenerle ağıla girer. Kurt, koyunlara saldırıyı bırakıp doğrudan çobanın elindeki feneri söndürmeye çalışır. Kurt feneri söndüremeden çoban kurttu öldürüp kendisini ve sürüsünü kurtarır. Müslüman rehberi Kur’an’ı ve önderi peygamberin sünnetini nasıl korur? Nasıl mı? İcap ve kabul usulünü doğru yaşamakla!Allah, bu iki büyük değeri kıymet bilmeyen toplumdan alıp başka topluluğa emanet ediverirse, işte o zaman onların kıymetini bilmeyen Müslüman’ın vay haline!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

Yunus Emre GÜLLÜ - 06 OCAK 2022 / Milli irade