Erkek Döndü “Bak hele sen, bizim yumurcak neler öğrenmiş.” Emral, ninesine nezaketle söyledi “Nine, sen benim atamsın! Büyüklerime saygı sınırlarını aşamam. Anam ve babam beni fenni, milli ve dini gerekli bilgileri öğrensin diye okutuyorlar. Benden hatırlatması.

Erkek Döndü, kararlı bir şekilde dedi “Evlât, hiçbir emir Allah’ın emrinden daha kat’i ve keskin değildir. Hiçbir hatır, Allah’ın hatırından daha kalıcı ve üstün değildir. Allah hakkı için o yanlış işleri bıraktım, gitti” Emral, anneanne dedi. “O yanlış işleri bıraktım dediğine sevindim. İslam dini bakla atmak, iğne atmak, kahve falı gibi fala bakmanın her türlüsü ile sihir ve büyü yapmayı yasaklamıştır. Bu türlü kötü eylemler büyük günahlardandır. Bu eylemler, insanlar arasında huzursuzluk, tedhiş ve husumete yol açtığı için suçtur.

Günah işlemek demek, suç işlemek demektir. Ayrıca, bu kötü eylemlerden Allah’ın hoşlanmadığının en önemli nedeni de, gaibi ancak Allah’ın kendisinin bilmesinden ötürüdür. Gaiple ilgili bilgi vermeye kalkışmayı Allah, kendisine ortak koşmak olarak kabul ediyor. İslam dini, Allah’a ortak koşmaya kalkışmayı şirk addediyor. Allah, şirk suçunu affetmiyor. O kötü işlerde insanları yanıltmak ve kandırmak vardır. Daha doğrusu o işlerle insanları aslı astarı olmayan şeylere yönlendirmek vardır. İnsanları gereksiz ümitlere ya da karamsarlıklara itmek vardır. Bu nedenle İslam dini fal bakmayı, sihir ve büyü yapmayı yasaklıyor. Allah, bu kötü eylemleri insanlara haram kılmıştır. Allah, o kötü işleri ağır suçlardan yani büyük günahlardan saymıştır.

 İnsan, gaibi bilemez. Geleceği bilemez. Gelecekte olacakları ancak Allah bilir. İslam dini öyle kafadan atma şeylere itibar etmez. Faraza falcı, bakılan fala göre diyor ki: “İstikbalin açık görünüyor. Zengin olacaksın!” gibi safsatalarla, insanları gelecekle alakalı beklentilere sokuyor. Daha doğrusu insanlar yolunmaya çalışılıyor. İnsanların hem duyguları ve hem de paraları sömürülüyor. Ertesi günü bir de duyuyorsunuz; fal ile beklentiye sokulan kişi “Mevta” olmuş. Hani, falda falcının savurduğu palavra sözler ne oldu? Allah ile kul arasına hiç girilir mi? Allah’ın hakikatlerine karşı çıkılır mı? Bol keseden atarak hazineleri gaipten haber verenler öyle zenginlikleri bilseler, o zenginlikleri hiç başkasına kaptırırlar mı? Allah, insana akıl vermiş. Yalanı ve hakikati birbirinden ayırmak için düşüneceksin, hem de çok düşüneceksin! Allah, insana el ayak vermiş doğru dürüst işlerde kullansın diye. Allah, insana göz-kulak vermiş doğru dürüst işitsin ve doğru dürüst görsün diye.

Nine, sen de kalkıyorsun Allah’ın sana ikramı olan el ile fal atıyorsun. Gözlerinle fal bakıyorsun. Dilinle, fal için olur olmaz şeyler söylüyorsun. Allah’ın sana verdiği hüner dolu aklınla, hurafe ve batıl şeyleri değerlendiriyorsun! Bu yaptığın kötü işlerden dolayı Allah’ın seni sorguya çekeceği günü unutma”

Erkek Döndü, torunu Emral’a dedi “Hay Allah, senin iyiliğini versin emi! Oğlum, bıraktım o pis işleri dedim ya!  Gel, seni gözlerinden ve alnından bir öpeyim” deyince Emral, anneannesine dedi “Müsaade edersen, önce ben senin elini öpeyim! Sana karşı saygısızlık yapmadım, değil mi?” Döndü Nine ile torunu Emral kucaklaşıp koklaştılar.

Nazife Gelin kendi kendine dedi “O Emral, Erkek Döndü denilen annemi ikna ettikten sonra babasını mı ikna etmeyecek! Aferin oğluma!”

Nazife Gelin, kümesten hemen bir tavuk yakaladı. Kocası Muzu’ya tavuğu kestirdi. Tavuk da olsa İslam inancı gereği Müslümanlar etlerini yiyecekleri hayvanları keserken kıbleye karşı yatırıp keserler. Mü’minler Besmele çekip Allah-u ekber diyerek hayvan keserler. Besmele çekmek demek Allah’ın adının anılması demektir. Besmele, mana olarak Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlıyorum demektir. Besmeleyi söyleyerek bir işe başlamak, Allah’tan izin isteyerek başlamak demektir. İslam inancına göre Allah’ın adı anılmadan kesilen hayvanların eti yenmez. İslam’a göre haramdır. O hayvanlar, Allah’ın birer varlıklarıdır. Mal sahibi Allah’ın kendisidir. Mal sahibinden izinsiz bir canı kesmek, o malın murdar olması demektir. Allah’ın adı anılmadan kesilen o canın etini Allah, pis kabul ediyor. Pis kabul ettiği için o etin yenmesini de insanlara haram ediyor.

Nazife Gelin, tavuğu pişirdi. İkiye böldü. Tavuk suyu ile bulgur pilavı yaptı. Komşu çocuklarını çağırdı. Pilavın yarısı ile tavuk etinin yarısını komşu çocuklara ikram etti.

            Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!