Usluer 2018 yılı MEB bütçe görüşmelerini hatırlatarak şunları söyledi: “Devlet Bütçesinin planlanması demek, o ülkenin gelirlerinin kimlerden nasıl toplanacağı, toplanan gelirlerden hangi kesimlere ne kadar pay ayrılacağının planlanmasıdır. Siyasi iktidarların hangi sınıfın çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini gösteren en somut ekonomik ve siyasi metinlerdir. Hatırlayacak olursak 2018 yılı için 1 milyonun üzerinde eğitim emekçisi ve 18milyona yakın öğrenciye hizmet veren MEB’e 92 milyar 529 milyon TL. bütçe ayrılmıştı. AKP hükümetleri her yıl bütçeden en çok payı eğitime ayırıyoruz demesine karşın,  bu bütçeyle eğitime erişimi ve niteliği nasıl arttıracaksınız diye de sormuştuk o günlerde. Yine hatırlayalım, MEB bütçesinin %69’u personel ödemeleri ve %11’i sosyal güvenlik devlet primi olmak üzere tam %80’i personel giderlerinden oluşmaktaydı. Geri kalan %20’nin %9.5’i mal ve hizmet alım giderlerine,  %3’ü cari transferlere, %7.5’i ise diğer giderlere ayrılmıştı.”

EĞİTİME AYRILAN PAY SÜREKLİ ERİYOR

Eğitim yatırımlarının gün geçtikçe düşürüldüğünün altını çizen Usluer, “Bir başka önemli ayrıntı 2017 bütçesinde MEB Bütçesinin milli gelire oranı yüzde 3,54 iken, 2018 bütçesindeki oran 2,69’a düşmüştü. Bütçe içindeki oranının 2002 yılında yani AKP iktidara geldiğinde yüzde 17,18 iken, 2018 bütçesinde yüzde 8,36’ya düşürüldü.  Aradaki farkın kabaca eğitimde özelleşmenin, piyasalaşmanın ekonomideki ifadesi olduğunu söylersek yanlış olmaz demiştik. Bugün yine aynı söylemde ısrarcıyız. 24 Haziran seçimleri öncesi geliyorum diyen ekonomik kriz, AKP’nin seçimlerden sonra her şey güllük gülistanlık olacak söylemlerine inat çığ gibi geldi. Çok değil seçimin üzerinden iki ay geçmeden. Ve tabii tasarruf tedbirleri önce az kazanandan, yani vatandaştan başladı. Eğer doğruysa mevcut ekonomik krizin eğitimi öncelikli olarak hedef alması, AKP’nin eğitime bakış açısını özetlemek için yeterli. Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan MEB’e gönderilen tasarruf tedbirleri içerisinde 73,2 milyar TL olan personel giderleri hariç olmak üzere,  kasada kalan 10 milyar 633 milyon 716 bin 878 TL’den 2 milyar TL kesinti yapılacağı iddia ediliyor. Doğruysa 2018 eğitim bütçesinden geriye kalan paranın yüzde 18’i daha kesilmiş, eksiltilmiş olacak. Yani görüyoruz ki eğitime ayrılan pay sürekli bir erime halinde” dedi.

PISA TESTİNDE SINIFTA KALACAĞIZ

Usluer eğitim sisteminin can çekiştiğini ifade ederek şunları ekledi: “Tasarruf kapsamında, okullar için hammadde, her türlü ürün alımları; yeni okul yapımı için kamulaştırma, satın alma ve büyük bakım-onarımları için ayrılan bütçeden 145 milyon TL, bazı müdürlüklerden de toplamda 800 milyon TL’den fazla kesinti yapılacağı söyleniyor. Fatih projesi için çok söyledik, çok yazdık dinlemediler. Şimdi Fatih projesini de tasarruf tedbirleri içine aldıkları söyleniyorsa da , “atı alan Üsküdar’ı geçtiği” için o noktada söylenecek söz kalmadı. Görünen o ki, yine PISA testinde sınıfta kalacağız, OECD sıralamasında son sıraları kimseye kaptırmayacağız. Parası olan çocuğunu özel okullara göndererek canını kurtaracak. Ya parası olmayan yurttaşlarımız, gözü yaşlı anne babalar? Kimin umurunda? Kısacası can çekişen eğitim sistemimiz önümüzdeki dönemde de yoğun bakım ünitesinden çıkabilecek gibi görünmüyor. İktidarın eğitim anlayışı böyle devam ederse bunun sonu hepimiz için felaket olur.”