ALTERNATİF YAPILANMA VE

POLİTİKALAR OLUŞTURMALIYIZ

Türk Siyasetinde kadının yeri ve önemi sizce nedir?

Kadın toplumun en etkili, yönlendirici ve birleştirici unsurudur. Daha demokratik ve her yönden daha kalkınmış bir toplum için, kadınlar hem sosyal hem ekonomik alanda güçlendirilmeli, etkinlik alanlarının genişletilmeli, eğitim, istihdam, siyaset, bilim başta olmak üzere tüm alanlarda eşit fırsat ve olanaklardan yararlanabilmelerdir.

Aslında kadın ve siyaset ayrılmaz bir bütünün parçalarıdır. Kadının siyasette temsiliyeti çok önemli çünkü nüfusun yüzde 49.8’in temsiliyeti çok önemli. Tarih boyunca kadınlar dönemin sosyal ve ekonomik oluşumları içinde etkin rol almışlar ancak ne yazıkki siyasette sayısal oranda yeterince temsil edilememişlerdir.

Günümüzde siyasi alandaki engellere şöyle bir bakmak gerekirse en çok karşılaşılan iki konuya değinmek istiyorum: Bunlardan ilki;

Erkek egemen siyaset yapısı: Tarihsel ve siyasal olarak liderliğe ve siyasi aktörlüğe erkeksi bir kimlik verildiği için kadınlar sosyalleşme sürecinde siyasete ve liderliğe yönlendirilmemekte, siyaset maalesef erkek işi olarak görülmektedir. Geleneksel siyaset kadınları özel ve kamusal alanlarda farklı konumlandırmıştır. Özel alanda kadın siyaseti takip edebilir, vatandaşlık hakkı olarak oy kullanabilir. Ancak kamusal alanda kadınların gündelik siyaset yaşamının ötesine yani temsiliyete fazla alan açılmamaktadır. Bu durumun en önemli nedeni erkek egemenliğine dayalı cinsiyet rejimi içinde üretilen geleneksel siyaset kuramıdır. Bu nedenle Erkek egemen, eril norm ve deneyimlere dayalı mevcut siyaset hayatında kadınların siyasal katılım ve temsilleri, hem nicelik hem de nitelik itibariyle zayıf kalmaktadır.

Siyaset ortamı ve siyasi hayata geçdesteğinin yetersizliği: Siyasi hayat, erkek norm ve değerlerine, hatta çoğu durumda erkeklerin yaşam biçimlerine göre düzenlenmektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri, erkekleri, ‘kazanma, güçlü olma ve rekabet etme’ gibi eylem ve değerlere yöneltmektedir. Ve erkekler, bu değerlerle siyaset alanını şekillendirmektedir. Oysa kadınlar yapısı gereği farklıdır, farkı değer ve öncelikleri vardır. Bu eril norm ve değerler, hayatı boyunca kendisinden çok çocuklarını ve ailesini’ düşünen, ‘kendinden başka insanların’ gereksinimlerine duyarlı olan, her eylemi detayı ile düşünen kadınlara yabancı gelmektedir. Siyaseti ‘kazananlar ve kaybedenler’ olarak kavramsallaştıran eril yaklaşım, siyaseti ‘rekabet ve çatışma’ olarak görmekte ‘işbirliği ve uzlaşma’ya fazla alan açmamaktadır. Bu nedenle siyaset yardım, özveri, anlayış, empati gibi değerler yerine iktidar, güç, baskı, boyun eğdirme gibi erkek egemen siyasetin baskın değerleriyle şekillenmiştir. Böyle bir ortamda kadının siyaset yapması çok kolay değildir. Bu nedenle zihniyet değişikliğinin yanısıra desteğe de ihtiyaç vardır. Destek derken manevi desteği ve anlayışı kastediyorum. Yani moral, motivasyon, saygı ve teşvik en önemli destektir.

Kadınlar kariyerleri ve duruşları ile engellenmedikleri takdirde her zaman hak ettikleri yerlere geleceğine inanıyorum. Pozitif ayrımcılığa ihtiyaçları yoktur, yeter ki toplumsal yaşamın her alanında engelleyici faktörler de kadınlara karşı kullanılmasın. Kadınların siyasete, ekonomiye, sosyal yaşama yaptığı niteliksel katkının niceliksel katkıdan çok daha değerli olduğuna inanıyorum. Ancak şu da bir gerçek siyasi arenaya giriş, siyasi partiler aracılığıyla olmakta, partilerdeki kapı tutucular adaylık süreçlerinin kontrolünü ellerinde tutmakta ve eril siyaset ortamının devamını sağlamaktadır. İşte, bu süreçleri kadınların desteksiz geçmesi oldukça zordur.

Aslında tüm siyasetçi kadınlar olarak bizler erkek egemen siyaset anlayışını ve ilişki ağlarını kırarak, kadın bakışı ve sorumluluğu ile alternatif yapılanma ve politikalar oluşturmamız ve gelecek nesil siyasetçi kadınların önünü açacak ortamın hazırlanmasında beraber çalışmamız gerekiyor.

Burada biz kadınlar en büyük desteği Sayın Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımızdan alıyoruz. İlk günden beri Cumhurbaşkanımız Sn. Erdoğan teşkilatlanma yapısı içinde kadın kollarına çok özel bir yer vermiştir. Türkiye’nin 81 ilinde ve yedi bölgemizin tamamında kadınlar ve gençler olarak siyaset yapıyoruz. AK Parti’yi güçlü kılan en önemli yönlerinden birisi kadın kollarımızın dinamizmi ve teşkilatlanma becerisidir. AK Parti’nin 10 milyona yakın üyesinin 4 milyondan fazlası, yani yarısına yakını kadındır. Bu rakam partiyi dünyanın en büyük kadın siyaseti hareketlerinden birisi haline getirmektedir. Bu olguyu özellikle yerel organlarda görmek mümkün. Belediye başkanı, meclis üyesi olarak görev yapan kadınlarımızın sayısı artmaktadır.

MİLLETVEKİLLERİN EN AZ

YÜZDE 25’İ KADIN OLMALI

Türkiye’de yeterince kadın siyasetçi var mı?

Ne yazık ki cevabım hayır. Hem de hiç yeterli değil. İki nedenle yeterli değil, birincisi oransal olarak, ikincisi uluslararası düzeylere göre. Bir kadın siyasetçi olarak objektif olarak baktığımda bugün nüfusun yarısının 82 kadın milletvekili yani yüzde 14.7 ile temsil edildiğini görüyoruz. Aslında Cumhuriyet tarihimize baktığımızda kadınların yerel yönetimlerde seçilme hakkı 1930'da, milletvekili seçilme hakkı 1934'te teslim edildi. Dikkatinizi çekerim, haklar verilmedi, zaten kadınların hakları olan bir şey teslim edildi. 1930’lu yıllardan itibaren bu hakkın verildiğini düşündüğümüzde bugün gelinen noktada 88 yılın sonunda 82 kadın milletvekili temsiliyeti çok düşük bir orandır. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 3.4 iken Kuzey Avrupa ülkelerinde yüzde 40 ve üzeridir. Bizim hedefimiz en azından yüzde 25 olmalı.

Türkiye 82 kadın vekille 186 ülke arasında 132. sırada, kadın bakan sıralamasında 168. sırada yer alıyor. Son kabinede  iki  kadın vekilimiz Bakan olarak görev yapmaktadır. Bulgaristan, Fransa, Nikaragua, İsveç ve Kanada’da bakanlık düzeyindeki pozisyonların %50’sinde kadınlar bulunuyor. Bulgaristan %52.9 kadın bakan oranıyla kadınların siyasetteki temsili açısından dünya ülkeleri arasında birinci sırada yer alıyor. Dünyada kadın bakanların %14.7’si çevre, doğal kaynaklar ve enerji alanında; %13,9’u sosyal politikalar; %13.3’ü aile, çocuk, gençlik, yaşlılar ve engelliler; %9.2’si ise kadın konuları ve cinsiyet eşitliği alanında görev yapıyor. Türkiye’de uzun yıllardır kadın bakan olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bir kadın milletvekili tarafından temsil ediliyor. Theresa May gibi İçişleri Bakanımız,  Ursula von der Leyen gibi Savunma Bakanımız, Küçük İşletmeler ve Dijital Ekonomi Bakanı Fleur Pellerin gibi sosyal politikalar dışında dışında bakanlarımız olmadığı sürece temsiliyette ki eşitliğimiz gerçekleşmiş olmayacak.

AKTİF KADIN YÖNETİCİLERİN

OLMASI ÇOK UMUT VERİCİ

Eskişehir yerelinde kadın siyasetçilerin çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?

Eskişehir siyaseti iki kadın milletvekili ile temsil ediliyor, bu sayıların artması gerektiğine inanıyorum. Yerel sorunların dile getirilmesinde ve çözüm yöntemlerinde kadın bakış açısının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Daha fazla kadın milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, il ve ilçe başkanlarımız, muhtarlarımız olmalı. Bunu gerçekleştirmek için Eskişehir’in sosyal ve kültürel altyapısı yapısı var aslında. Yukarıda bahsettiğim erkek egemen, eril normlarla şekillendirilmiş mevcut siyaset hayatında kadınların siyasal katılım ve temsilleri çok kolay olmuyor ve hem nicelik hem de nitelik itibariyle zayıf kalıyor. Ancak diğer bazı illerle karşılaştırdığımda hem siyasette hem de STK’lar olarak çok aktif kadın yöneticilerimiz bulunmakta. Bu da Eskişehir’imiz açısından çok umut verici.

VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞMALIYIZ

Kadınlar için bir mesajınız var mı?

Kadının toplum içinde yüklendiği roller birden fazladır, annedir, evlattır, eştir, kariyer sahibidir ve ev hanımıdır. Ancak önemli olan ve fark yaratan bu rollerin gereğini aynı anda yapar, toplumu şekillendir ve değiştirir. Eğer kadın mutluysa, aile ve toplum da mutludur. Bu nedenle kadının mutluluğu ve eğitimi toplumun temelini oluşturur.

Herkese mesajım; kadınlarımızın mutluluğu için çalışalım ve bu ortamı hazırlayalım. Peki, mutlu olması için neler yapabiliriz?

Bir kadın,

Çocuklarını en iyi imkanlarda yetiştirir ve geleceğinden emin olursa...

Çocuklarına en iyi eğitim imkanı sunarsa...

Bireysel gelişimini destekleyici imkanlara sahip olursa...

Çalışmak istediğinde istihdam imkanı bulabilirse...

Çalışmak istediğinde ailesinden fedakarlık yapmak zorunda kalmazsa...

Çalışırken çocuk bakımı sorunu olmazsa...

Kısacası, evde ve işinde huzurlu olursa, mutlu olur.

Biz kadınlar daha mutlu, umutlu ve farkındalık seviyesi artmış nesiller yetiştirebilmek için var gücümüzle çalışmalıyız. Daha iyi bir dünya, daha iyi bir Türkiye, daha iyi bir Eskişehir için mücadelemize devam etmeliyiz. Unutmayalım, kadın mutluysa toplum mutlu, kadın huzurluysa toplum huzurludur.