Işınlanma, yani bir kişinin veya nesnenin bir yerden başka bir yere anında taşınması, uzun süredir bilim kurgu ve popüler kültürün gözdesi. Ancak günümüz bilimi, bunu hâlâ mümkün kılacak teknolojik kapasiteden uzak.
Uzmanlara göre insan ışınlanmasının önündeki temel sorun, atomların karmaşık yapısı. Ortalama bir insan vücudu yaklaşık 7 × 10²⁷ atom içeriyor. Bu atomların her birinin konumu, enerjisi ve kuantum durumu eksiksiz bilinmek zorunda. Küçük bir hata, ışınlanmayı ölümcül bir deneyime dönüştürebilir.
Ayrıca kuantum fiziği, atomları veya elektronları tamamen ölçüp kopyalamayı imkânsız kılıyor. Belirsizlik ilkesi, bir parçacığın konumu ve momentumunu aynı anda kesin olarak belirlemeyi engelliyor. Bu nedenle, bir insanın ışınlanması için gereken atomik haritanın çıkarılması teorik olarak bile mümkün değil.
Enerji gereksinimleri de devasa. İnsan gibi karmaşık bir yapıyı ışınlamak, nükleer enerjinin milyarlarca katına denk bir enerji anlamına gelebilir. Küçük bir hata bile atomların yanlış bir şekilde birleştirilmesine yol açabilir.
Bilim insanları, bunun yerine kuantum ışınlanma üzerinde çalışmalar yapıyor. Ancak bu yöntem sadece bilgi ve kuantum durumlarını bir parçacıktan diğerine aktarmaya yarıyor; maddeyi ışınlamak mümkün değil. Şimdilik ışınlanma, sadece tek atomlar veya fotonlar üzerinde başarıyla uygulanabiliyor.
Uzmanlar, ışınlanmanın hâlâ bilim kurgu sınırlarında olduğunu, ancak kuantum teknolojilerinin gelecekte bilgi aktarımında devrim yaratabileceğini belirtiyor. Yani bir gün, ışınlanma belki tamamen fiziksel bir taşınma değil, bilgi ışınlanması olarak hayatımıza girebilir.





