Tarihin her döneminde akıl hocaları türer. Hayatı başkalarından daha çok bildiklerini sanırlar.
Kendilerini daha akıllı kabul ederler. Yaşanan olayları daha doğru değerlendirdiklerini düşünürler.
Velhasıl bilgiçlik taslarlar. Ukalalık yaparlar. Yunus Emre, şu dizelerinde:

“İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir,
Ya sen kendin bilmezsen / Bu nice okumaktır.”
Derken, var olması gereken yaşam bilgisinin önemini ima eder. Kişi, haklarının nerede
başlayıp nerede bittiğini bilmeli. Hak ve hukuk ihlalinin olmaması için hukuki bilgiye ihtiyaç vardır.
Mecelle ’de derki, usulü bilmeyen esasta mahkûm olur. İktisadi, hukuki, sağlık, mesleki ve inanç bilgisi
olmayan her an yanılgıya düşebilir. Hukuki bilgisi olmayan hak mahrumiyetine uğraya bilir. Ya da
başkalarını haklarından mahrum bırakabilir. Mesleki bilgisi olmayan günün şartlarına uyum
sağlayamaz. Piyasalarda tutunamaz. Mesleki gelişim yapamaz. Mesleğini altın bilezik konumuna
getiremez. Hayatı, anlamınca yaşayamaz.
İktisadi bilgiden mahrum olan uygar yaşamdan mahrum kalır. Allah’ın kendisine helal kıldığı
pek çok yiyeceği haram hâle getirir. İktisadi değerleri yerli yerince değerlendiremez. İnsan israfı,
tasarrufu, yatırımı, cari harcamayı bilemeli. Kişi, aile bireylerini başkasına muhtaç etmemeli. Bakmakla
mükellef olduğu kişilerin meşru ihtiyaçlarını temin için gereken bilgiyi edinmeli. İlmihal bilgisi, günlük
yaşamı kolaylaştırır. Her medeni insan sağlık ilmihalini, iktisat ilmihalini, mesleki ilmihali, aile ilmihalini,
hukuk ilmihalini ve amentü ilmihalini yeterince bilmek mecburiyetindedir.
Dini bilgisi kıt olan insan, batıl ve hurafe inançlara kapılabilir. Din adına yaptığını zannettikleri
ile koskoca dünyayı daracık duruma düşürebilir. Onu yasak eder, buna yasak der ve böylece dini
anlayışı daraltır da daraltır. İslam bu tür anlayışa asla müsamaha göstermez.
Âlem, bir düzen içerisinde işler. Âlemin en değerli varlığı insandır. En önemli kaynak insan
kaynağıdır. En büyük israf, insan kaynağı israfıdır. Bütün kaynaklar insan için yaratılmıştır.
Davranış bilgilerinden iktisat ilmihali üzerinde durmak istiyorum. Evrende, iktisadi kaynaklar
sınırlıdır. İnsan, ekonomik varlıkları yerli yerinde kullanmakla sorumludur. İktisadi değerleri kullanma
hakkı sınırsız değildir. İktisadi işlemler, insan hayatını kuşatmıştır. İslâm’da, iktisadi değerlerin efektif
hâle getirilmesi ana hedeftir. Bu hedefleri tutturmada, Hz. Peygamber zamanında İslâm’ın ekonomik
anlayışı ortaya konulmuştur. Kastlar, karteller ve tekeller kırılmış. Toplumu çökerten, insanı sömüren,
piyasaları daraltan, ekonomik dengeleri bozan, sosyal buhranları körükleyen, insafı ortadan kaldıran,
kaoslara yol açan faiz yasaklanmıştır. İlahi buyruk gereği zekât, fitre vs. sadakalarla fakirlere refah
yolu açılmış. Yardımlaşma müessesesine işlerlik kazandırılmış.
İslam strüktüründe zekât, toplumda iktisadi dengeyi sağlayan ana etkendir. Piyasaların denge
unsurudur. Yoksulluğu kaldırmada ve ekonomik kalkınmayı sağlamada iktisadi yapının en önemli
dinamiğidir. Zaman içerisinde ekonomik sınıf farkını kaldıran bir ibadet türüdür. İslam, faizin
yasaklanması ve zekâtın hayata geçirilmesiyle iktisadi yeni bir yapının temeli atmıştır. Zekât
müessesesinin işleyişi kayıt dışılığı ortadan kaldırır. Kaçakları engeller. Zaman zaman İslâm tarihine
göz atmakta fayda vardır.
İslâm’da sermaye, piyasalara sürekli arz edilir. Sermayeye işlerlik kazandırılır. Para, sürekli
sirküle olur. İktisadi hiç bir değer atıl bırakılamaz. Piyasaları daraltma ve sömürüyü kolaylaştırmak için
belirli sürede olsa iktisadi değerler hapsedilemez. İnsanın önceliği, yaratan ve içtimai ilişkileridir. İlahi
düşünce aydınlığında içtimai gelişim sağlamaktır. Geçmişe ve geleceğe bakmaktır. Kazanırken ve
harcarken haklara riayet esastır. Haklara riayet, erdemliklere ulaştırır. İslami perspektiften iktisadi
anlayışa bakıldığında, realite kendiliğinden görülecektir. İdealist yaklaşım, realiteyi bozmamalı. İktisadı
değerlere çıkarcı gözle bakıldığında ne idealizm ve ne de realizm kalır.
İnsan, çıkarları uğruna iktisadi varlıkları heder edemez. Dünden bugüne pek çok kavgalar ve
savaşalar İslâm adına veriliyor görünse de; temelinde çıkar çatışmaları yatmaktadır. İslâm’a karşı
çıkışlar, çıkarları korumak amaçlıdır. Çıkar çatışmaları uğruna İslâm’ı ideolojik yapıya büründürmeye
kalkışmak vahşettir.
Ömrünüz uzun kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!