Allah, meleklere yeryüzünde Ben bir halife yaratacağım, diye buyurdu. Kur’an’ın Bakara suresinin 30’uncu ayeti hükmünce yeryüzündeki halifeliği ancak insanın yapabileceğini ve meleklerin bu görevi yapamayacağını söyledi. Allah, meleklerin hatalarını kendilerine bildirdi.

1-Bu sözler ile Âdem (A.S.)’a dil uzattılar. 

2-Hz. Âdem’i görmeden iftira ettiler.

3-Âdem’i görmeden aleyhine tanıklık ettiler.

4-İyi olana kötü söylediler. Salih olana fasık dediler.

5-Gıyabi hüküm verdiler.

6-Âdem’i şehvet ve gadapla suçladılar.

7-Âdem’in üstünlüğünü çekemediler.

8-Âdem’e verilecek hilafete göz diktiler.

9-Kendilerini beğenip amellerini üstün gördüler.

          10-Rablerine itiraz ettiler. (Aslında meleklerin bu davranışları gerçekte bir itiraz olamayıp işin insanın yaratılışındaki sırrı öğrenmeye çalışmaktı.)

Müfessirlerin izahlarına göre Allah yerleri, gökleri, melekleri ve cinleri yarattığı vakit; melekleri göklerde ve cinleri de yerde yani yeryüzünde iskân etti.

Cinler yeryüzünde uzun süre Allah’a ibadet ettikten sonra aralarında isyan belirdi. Birbirini öldürmeye başladılar. Allah, o zaman İblis’in başkanlık ettiği Cennetin hazinedarı olan melekleri ve İblis’i onlara gönderdi. O zamanlar İblis’in adı Süryanicede Azâzil idi. Arapçada karşılığı Haris idi.

İblis, Allah’ın rahmetinden ümidini kestiği için “İblis” adını aldı. Allah’tan ümit kesilmez. Can boğazdan çıkmadıkça Allah’tan ümit kesilmez. Eskiler, çıkmadık canda ümit vardır, diye boşuna dememişler. Allah’tan ümit kesene Şeytanın şahsında ne denildiğini az önce zikrettik.

İblis ve cinler yeryüzüne indirildiği vakit Allah tarafından kendilerine yeryüzünde ve göklerde dolaşmalarına izin verildi.

İblis kendi kendine dedi:

-Allah, beni herkesten üstün yarattı. Bana, her yerde ibadet etme hakkı verdi. Diyerek böbürlenip gururlandı. Kendince üstünlük tasladı. Allah büyüklük taslayanları, kibirlenip gururlanan azgınları sevmez.

Allah-u Teâlâ, meleklere buyurdu:

-Sizin bilmediğinizi Ben bilirim!

Allah buyurunca, Melekler her gün üç saat Kâbe’yi tavaf etmeye başladılar. Allah’a yalvarıp Allah’tan rahmet dilemeye gayret ettiler.

Kur’an’ın Al-i İmran suresinde Allah buyurdu:

-Allah, onu topraktan yarattı. Sonra da ona sadece “Ol” emrini verdi. O da, oluverdi. Bir hadis-i şerife buyurmuştur:

-Allah-u Teâlâ, Âdem’i yeryüzünün her tarafından aldığı bir avuç topraktan yaratmıştır. Bu nedenle insanların o toprağa istinaden bir kısmı beyaz, bir kısmı sarı, bir kısmı siyah renklidir.

İnsanların bir kısmı yumuşak huyludur. Bir kısmı da sert mizaçlıdır. Bu nedenle insanlar çeşitli yetenek ve karakterlerde dünyaya gelmişlerdir.

Amentü inancı gereği dini terakki, tasavvufi yükseliş kişinin aldığı din eğitimine, ibadetine ve itaatine bağlıdır.

İnsan, Allah’ın çizdiği istikamette; istikamet, iman, hidayet, tasdik, ikrar, kabul,   teslimiyet, ilim, irfan,  izan, ihlas ve dostluğa gayret gibi faziletli hâllerini öne çıkarır ve bu hallerini sürekli dinamik tutarsa meleklerden daha üstün bir seviyeye gelir. Böylece insan, Allah’ın meleklere karşı iftihar ettiği insan olur.

İnsan, şeytani meziyetlerle

İnsanda, Allah’ın olmasını istemediği hâller olursa; riya, haset, gaflet, cehalet, kibir, fesat, fitne, enaniyet yani kendini beğenmişlik gibi durumlarla vasıflanan insan aşağılara düşer. Hayvandan da aşağı derecelere düşer.

Allah, Araf suresinde: “And olsun Cehennem için de birçok cin ve insan yarattık. Bunların kalpleri var, anlamazlar. Gözleri var görmezler. Kulakları var işitmezler.  İşte onlar hayvanlar gibidir. Hatta daha da aşağıdadırlar. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.” buyuruyor.

İblis ahmakça bir iddia ile Hakk’a karşı çıktı A’raf suresinde:

“Beni ateşten, onu topraktan yarattın. Ben ondan daha üstünüm.”  dedi. Cehaletini, kibir ve gururunu ortaya koydu.  Şeytan, Hz. Âdem’in sadece ceset olan çamurunu gördü. Hz. Âdem’deki erdemlikleri göremedi. İblisin, Âdem’deki anlayamadığı en önemli özellik Âdem’in “Halifetullah”  Allah’ın halifesi olma özelliğidir.  Şeytan bu noktada hak ve hakkaniyete riayet etmeden hissi ve nefsi davrandı. Allah’a itaatsizlik etti. Böylece kendini mahvetti.

Allah’ın hükmüne boyun eğmeyen şeytan, nefsinin esiri oldu. Akıbeti perişan oldu. Allah, Âdem’e secde edin buyurdu. Bu secde, Allah’a bir ibadet olacaktı. Âdem’in buradaki durumu bir kıble ya da Kâbe fonksiyonundaydı.

Âdem’e, secde edilmesi Âdem için değil Allah içindi. Âdem’in üzerinden ibadetin bir disipline ediliş biçimiydi.

Bütün secdeler, kıbleye karşı, Kâbe’ye doğru yapılır. Asıl ibadet Allah’a dır. Allah’tan başkasına yapılan ibadet, Allah’a şirktir. Allah’a ortak isnat etmektir.

                Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!