İlyas Küçükcan, 91 yıllık hayatıyla bir dönemi, bir nesli ve bir kültürü tanımlayan, iz bırakan bir şahsiyet. "Ayaklı kütüphane" tespiti, hem onun bilgiye olan sevgisini hem de unutulmaz hafızasını özetliyor. Kendisi, yaşadığı dönemin tanığı olmanın ötesinde, hep aktif, üretken ve geleceğe umut aşılayan bir insan olmuş.
Onun hayatı, sadece bir biyografi değil, aynı zamanda Türk milletinin zorluklarla ve zaferlerle şekillenen bir tarihinin de özeti gibi. İlyas bey, I. Dünya Savaşı'nın acılarına şahit olup II. Dünya Savaşı'nın karamsar günlerinde büyüyen ama Cumhuriyet'in coşkusunu hep içinde taşıyan bir neslin örneği. Atatürk öldüğünde henüz 5 yaşında ve ölüm haberini aldığı günü şöyle anlatıyor:
“ Haber geldi, çil yavrusu gibi dağıldık evlere o günü hiç unutmuyorum.”
Zor bir dönemde büyüse de oyun oynamanın da tadına doyasıya varmış “oynamaktan yemeği unuturduk” sözünden anlıyoruz bunu.
İlyas Bey’in yaşamındaki en önemli unsurlardan biri kitaplarla olan derin bağı. “Babam hep okurdu, abim bir kenarda, ben bir kenarda” demesi, kültürel mirası ve okumayı bir yaşam tarzı olarak içselleştirdiğini gösteriyor. O, sadece bir öğretmen değil, aynı zamanda kendi kültürüne ve geçmişine sahip çıkan bir aydın. Öğrencilerine öğütleri, sadece eğitimle ilgili değil, aynı zamanda insan olmanın, vatanseverliğin ve insanlığa hizmet etmenin önemine dair.
Özellikle 40 yıl süren öğretmenlik kariyerinin 5 yılı da yurt dışında geçmiş ve onun bu deneyimleri, ona hem yerel hem de uluslararası bir bakış açısı kazandırmış. Yurt dışındaki deneyimleri, onun daha geniş bir perspektife sahip olmasına olanak tanımış. Babasının “Komşudan laf gelmesin komşuları rahatsız etmeyin “ tembihleri gibi o da yurt dışındaki öğrencilerine aman ülkenize söz getirmeyin diye öğüt de bulunurmuş.
Günün sonunda yıllar geçse de öğrencilerinin hep onu aradığını, aranan öğretmen olduğunu belirtiyor. Bu, İlyas Küçükcan’ın sadece bir öğretmen olarak değil, aynı zamanda toplumda önemli bir yer edinen bir şahsiyet olduğunu kanıtlıyor.
Onun yaşamındaki özveri, sürekli yenilenme ve öz eleştirisini de içeren bakış açısı, bugün bizlere ilham veriyor. “Her gün insan olduğumuzu kanıtlamak zorundayız” sözünü kendisine ilke edinmiş, bu anlayışla yaşlanmadan yaşamanın sırrını ortaya koymuş. Zaman zaman kendini eleştirirken bile hep daha fazlasını yapma arzusuyla dolmuş. Bu tutumu, onu yalnızca bir öğretmen değil, bir yaşam öğretmeni yapıyor.
Hafızasına hayran kalmamak elde değil. Olayları daha dün yaşamış gibi anlatıyor. Fiziksel dirayeti bir yana Hayat Okulu programının çekimlerine çok şık geldi. Yaşam enerjisi hepimize ilham olsun. İlyas Küçükcan, sadece bir öğretmen değil, bir kültür elçisi ve aynı zamanda bir yaşam felsefesi örneği. Onun 91 yıllık yaşamını özetlemek gerçekten zor. O sebeple kendisine 91 kere maşallah.
İlyas Küçükcan: “Atatürk vefat ettiğinde 5 yaşımdaydım o günü unutmuyorum”
Jülide Aykut
Yorumlar