Prof. Dr. Haydar Aras, dünyada yaşanan enerji krizlerinden Türkiye’nin de etkilendiğini belirterek, “İthal kaynaklara bağlı enerji politikalarımız yerine, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının ağırlıklı olduğu enerji politikalarımızın oluşturulması sayesinde yaşanan son kriz rahatlıkla fırsata dönüştürülebilir” dedi.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Mühendislik Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü bölüm başkanı, Tasarruf Ekonomisi ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi müdürü Prof. Dr. Haydar Aras, enerji krizlerine ilişkin bilgilendirmede bulundu. Prof. Dr. Aras, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının artırılması, termal uygulamaların desteklenmesi gerektiğini ve Türkiye’nin kaynaklarına uygun sanayi modeline ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

“Krizi fırsata dönüştürmek mümkün”
Aralık 2021’de başlayan ülkemizi de etkileyen doğal gaz fiyatlarında yaşanan kriz, Ocak 2022’de İran’ın teknik arıza nedeniyle Türkiye’ye verdiği doğalgazı kesmesi gibi başlıca nedenlerin gaz sıkıntısı yaşanmasına neden olduğunu belirten Prof. Dr. Aras, sürecin gaz ithalatı maliyetlerini artırmaya devam edeceğini söyledi. Yaşanan krizin fırsatı da beraberinde getirdiğini belirten Prof. Dr. Aras, “İthal kaynaklara bağlı enerji politikalarımız yerine, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının ağırlıklı olduğu enerji politikalarımızın oluşturulması sayesinde yaşanan son kriz rahatlıkla fırsata dönüştürülebilir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payının arttırılması için öncelikle, yenilenebilir enerji kaynaklarından, elektrik enerjisi üreten sistemlerin yerli imalatını yapmak zorundayız. Ülkemizin bununla ilgili bir sanayi modeline acilen ihtiyacı var. Oluşturacağımız sanayi modelinin istihdama katkısı da büyük olacaktır” diye konuştu.

“Termal uygulamalar desteklenmeli”
Güneş enerjisinden sıcak su elde etmek için kullanılan termal uygulamaların desteklenmesiyle sıcak su eldesi için fosil kökenli yakıt kullanımının minimuma ineceğini belirten Prof. Dr. Aras şöyle devam etti:

“Temiz enerjiye ulaşım konusunda çok düşük maliyetli kredilere erişim sağlanmasıyla yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üreten sistemler yaygınlaşacaktır. Ülkemizin dışa bağımlılığını önemli ölçüde azaltabilmek için yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten enerji kooperatiflerini yaygınlaştırmak da bir diğer seçenektir.”

“Sürdürülebilirlik düşünce tarzında değişiklik gerektirir”
Sürdürülebilirliği var olan kaynakları gelecek nesillere yetecek biçimde kullanma olarak açıklayan Prof. Dr. Aras, “Sürdürülebilirlik yaşam kalitesini düşürmeden, düşünce tarzında değişiklik gerektiren bir kavramdır. Örneğin, evlerinizde enerji verimli aydınlatma cihazlarını kullanarak, elektronik cihazlarınızı stand-by konumunda bırakmayarak, cihazları yenilerken enerji verimli olanları tercih ederek, küresel ısınmaya karşı bireysel savaş açabilir ve sürdürülebilir yaşama katkı sağlayabilirsiniz. Enerjiye erişim en temel insan hakkıdır. Bu gerek bizim gerekse gelecek nesillerimizin hakkıdır. İnsanın yaşamını devam ettirmesi kaynakların sürdürülebilirliğine bağlıdır. Mevcut bakış açımızla geldiğimiz noktada küresel ısınma, artan çevre felaketleri gibi doğa olaylarını çok sık duymaktayız. Eğer insan yaşamını sürdürmek istiyorsa alışkanlıklarını değiştirmek durumundadır. Dünyamızı koruyabilmek ve sürdürülebilirliği temin edebilmek için enerjinin, suyun ve besin kaynaklarımızın verimli kullanımı ve tasarrufu son derece önem arz eden bir konudur” dedi.

Prof. Dr. Aras, küresel ısınmaya yol açan karbondioksit, su buharı, azot oksitler ve kloro-floro karbon gazlarının atmosferdeki miktarlarının azaltılmasının pek çok mühendislik disiplininin temel amacı haline geldiğini belirterek bu azaltımın, yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji üretimindeki payını arttırmakla, enerji tasarrufu ve enerjiyi verimli kullanmakla mümkün olacağını sözlerine ekledi.