“Kıbrıs Türk’ü uyan; milyonlarınız mahvoluyor! Evkaf’ın başına geçenler ancak ceplerine koydukları yıllık binlerle meşgul. Onlardan medet umma! Onlardan sana en ufak bir fayda sağlayacağına inanma!

Senelerdir hangi köye uğramışlar? Gasp edilen hangi ecdat malı ile alakadar olmuşlardır? Her gün işitiyoruz, içlerinde dedelerimizin kemikleri yatan mezarlıklar bile yabancıların ellerine geçiyor da bunların tüyleri bile ürpermiyor. Bil ki hakkımızı ancak biz elde edebileceğiz. Arkadaş vazife başına!”

 

                                                                                   Dr. Fazıl KÜÇÜK

 

Amerika’da Başkan değişimi sonrasında, dünyanın çalkantılı bir döneme hızla evrildiği noktaya doğru gidiyoruz. Kendini güçlü olarak gören bazı ülkeler aralarında sorun yaşadıkları ülkelere saldırıyorlar. Şu aşamada fiili bir savaştan söz edilmiyor olsa bile 2. Soğuk Savaş dönemini yaşadığımızı söylemek olasıdır. Bu konudan rahatsızlık duyan ülkeler bile karşılıklı görüşerek sorunların aşılmasına isteksiz davranıyorlar. Veya bu yöntemin çok az denendiğinden olacak gelişmekte olan bazı ülkelerde iç çatışmalar yaşanıyor. Konuya ilişkin haberler fazla duyurulmadığı için herkes dünyayı güllük gülistanlık olarak kabul ediyor.

İç çatışmalarda her zaman olduğu gibi çocuklar ve kadınlar yaşamları ile bedelini ödüyorlar. AB ülkelerinde yaygın olarak terör yaşanmıyor olsa bile bazen hedef tahtasına kondukları biliniyor. Otoriter yönetimi ve sığınmacı karşıtı tutumu nedeniyle AB içinde Macaristan’la sorun yaşanıyor. Uzakdoğu’da ise çılgınlık yapabilecek kapasitede olan ülke ile Trump nükleer füze savunma sorunu nedeniyle bilek güreşine tutuşmuş bir görüntü vermeyi yeğliyorlar. Bay Trump bu nedenden olacak bileklerini bükemediği ülkelere yaptırım uygulaması kararlarını alıyor.

Türkiye’den Ürdün’e hicret etmek durumda kalan Alman askerlerinin konumu ile Ürdün Hükümeti arasında sıkıntı yaşanıyor. Alman askerlerinin hükümetin uyguladığı dini kurallara karşı dokunulmazlık hakkı istiyor olmaları konusunun çözülemediği belirtiliyor. Konuya ilişkin olarak Der Spiegel dergisinde, “Alman Ordusu kısa süre önce Türkiye’den çekildi. Ürdün’de her şeyin iyi olması planlanıyordu. Ancak Alman askerlerinin dini kuralların uygulanması konusunda tartışma yaşanıyor” diye yazıyordu. Doluya tutularak yağmurdan kaçmaya çalışıyorlar.

Diplomasi kurallarının uygulanmadığı zamanlarda bu tür olayların yaşanıyor olmasını doğal karşılıyoruz. “Dediğim dedik çaldığım düdük” tutumunda ısrarlı olan mendil büyüklüğündeki ülkenin yöneticileri bugüne değin uzatılan iyi niyetli bütün önerileri birer, birer reddederken soluğu BM’de aldılar. Son dönemde yapılan tartışmalarla iyice yıpranan adı geçen kurumun yeniden yapılandırılması konusunda genel bir uzlaşı olduğu biliniyor. 1. Soğuk Savaş döneminin koşulları altında oluşturulan bu yapı artık günümüzde çatırdıyor. Yapılandırma konusunda ise öneride bulunanların kendi çıkarlarına uygun bir model önerdiklerini de kaydetmek istiyoruz.

Bay Donald Trump, BM yapısının değiştirilmesi önerisine öncelikle İsrail’den ve hemen sonrasında da İngiltere’den destek geldi. İngiltere destek açıklarken Bayan Theresa May koşulunu da ortalıklara bırakıyordu. “BM’de gerekli reformların uygulamaya geçirilmemesi halinde örgüte yaptıkları mali katkıyı kesme” tehdidinde bulunuyordu. Şenlikli günlerin devam edeceğini de belirtmek durumundayız.

Adadaki çözüm konusunda umutlarını BM Genel Yazmanının raporuna bağlayanların bir kez daha düşünmeleri gerekiyor mu ne… 

SEVGİ ile kalınız…