Eylül ayının son gününü yaşıyoruz.

Havalar soğumaya başladı, sıcak yüz günleri geride kaldı.

Havanın soğuması dar ve sabit gelirliler için kabusun da başlaması anlamına geliyor.

Dar ve sabit gelirlilerin içine milyonlarca insan giriyor.

Memuru, işçisi, emeklisi, işsizi, çiftçisi milyonlarca insan açlık sınırı olan 3 bin lira ve yoksulluk sınırı olan 9 bin liranın altında maaş alıyor.

Televizyonlarda vatandaşın feryadını dinliyoruz.

Havaların soğuması, kış mevsiminin gelmesi, evlerde işyerlerinde ısınma açamlı doğalgaz ya da diğer yakıtların yakılması demek.

***

Elektrik ve doğalgaza neredeyse otomatiğe bağlanmış olan zamlar ardı ardına geliyor.

Doğal gaza yüksü bir zam daha geleceği söyleniyor.

Önümüzdeki aydan itibaren muhtemelen doğal gaz faturaları gelmeye başlayacak.

Asıl gürültü de o zaman kopacak anlaşılan.

Elektrik keza öyle.

Elektriğe, doğal gaza, akaryakıta gelen zam demek, her türlü ürüne gelen zam demektir.

Bunların fiyatları artınca, yiyeceğinden-içeceğine, giyeceğinden her türlü ürüne de gelecek zam demektir.

Buna karşılık memura, işçiye, emekliye verilen zam üç kuruşu geçmiyor.

Çiftçinin durumu zaten ortada, borcu yüzünden çalışan traktörü bile haciz ediliyor.

Çiftçinin elindeki en önemli aracını alıyorsunuz, sonra da borcunu öde diyorsunuz.

Adamın dükkanını kapatıyorsun, borcunu öde diyorsun gibi bir şey.

Esnaf tam da bu durumda.

Zaten işler iyi gitmiyor, bir de pandemi yüzünden kapanmalar tuzu-biberi oluyor.

Tüm bunlara rağmen, “vatandaşın durumu iyidir” denilebiliyor.

***

Yarın Ekim ayının ilk gününü de yaşayacağız.

1 Ekim neden önemli?

Çünkü TBMM yeni yasama yılına başlayacak.

Gündemdeki önemli konuların başında da yeni seçim yasası geliyor.

İktidar, iktidarını sürdürebilmek için yeni yeni yöntemler deniyor.

Seçim barajının düşürülmesi, seçim sistemi ile ilgili değişiklikler, bu yasanın içinde yer alacak.

TBMM’yi hareketli günler bekliyor.