Değerli dostlar! Bu haftaki yazımız “hayır dua” ile ilgili olsun mu? 08 HAZİRAN 2023 Günü bir sivil toplum kuruluşu başkanı Nevzat Kaya’nın öncülüğünde sevenleri tarafından Eskişehir Süleyman Çakır Kız Lisesi eski müdürlerinden eğitimci, öğretmen merhum İbrahim Duran ölüm seneyi devriyesinde “hatim duası” ile anıldı. Ölmüş insanın sevenleri ve yakınları tarafından hayır dua ile anılması anlamlı değil mi? Anılmakta, anmakta güzel… Müslümana yakışan “hayır dua” ile anmak ve anılmaktır. Genel ahlak kuralları toplumların sözlü, hukuk kuralları yazılı sözleşmeleridir. Adalet, toplumlarda hukuk ve genel ahlak kurallarıyla can bulur. 

İktidarlar güçlerini halkından alırlar. Adaletle ayakta dururlar. Zalimlere karşı mazlumlarını korurlar. Kişiler şehvetlerini iffetleriyle, tamahlarını kanaatle, şöhretlerini itidalle kontrol ederler. Ölçüyü kaçıranın vay haline! Kendi şerefini kurtarmak adına masum Yusuf’u iftira ile zindana attıran Züleyha’yı zindandan kurtarma şerefinin Yusuf’a nasip olması Allah’ın adaleti değil de nedir? Ne olursa olsun, gün olur “hak yerini” bulur. Allah’ın adaletine güvenenlere selam olsun!

Bir yanda Yusuf, diğer yanda Züleyha adalet ve ahlak kuralları bağlamında tarihin önder şahsiyetleri. İffet, şehvet, şöhret ve servettin kontrolünü kaçıran Züleyha, Yusuf’u ezip geçmek isteyince ayağa düştü, rüsva oldu.Aklını başına alıp Yusuf anlayışında iffetine, şehvetine, şöhretine ve servetine çeki düzen verdi, Yusuf’unu da, şerefini de buldu.  Müslüman, hakikatin farkında olandır. Hak ile batılı birbirinden ayırandır. Müslümanın İslami kimlik ve kişilik performans ölçüsü “efali mükellefin” denilen yapmak ve yapmamakla mükellef olduğu şartlardır.

Müslümanın vizyon ve misyonu genel ahlak ile adalet kuralları ölçüsünde yaşamaktır. Müslümanın gayesi Allah’ın yap dediklerini yapmak. Yapma dediklerini yapmamaktır.Gündemi Nasrettin Hoca’dan bir fıkra ile sürdürelim.Hoca, hanın birinde konaklarkenbakışları damın kirişlerine takılmış. “Hancı, bak! Senin hanın dam kirişleri çürümüş. Bu çürümüşlükten kurtulmak gerek.” dediğinde, Hancı: “Hoca bu nasıl vicdan, nasıl iman. Sende hiç Allah korkusu yok mu? O kirişler orada Allah’ı zikredip dururkenonları Allah’ı zikirden nasıl mahrum bırakırım.” deyince, Hoca: “Hancı, senin kirişler tavanda Allah’ı zikrederken coşar da secdeye kapanırlarsa altında ne yapacağını düşündün mü?” demiş.

Rahmetli İbrahim Hoca ile tanışıktık ama hasbihalimiz yoktu, demek daha doğru.  Ölen bir insanın anılması, anılandan çok ananlar için elzem. Ölüleri anmak, haklarında hayır duada bulunmak, hatim tertiplemek seven ve yakınlarının hasretliğini azaltmaktır. Sevabını ölülere hediye etmektir. Ölülerin hali diriler için derslik durumlardır. Yasın süresi ayet 69-70’de, Allah: “O Kur’an… Hayatta olanları uyandırmak, nankörler için de sözün, azabın gerçek olması içindir.  Her doğan mutlak ölecektir.” buyuruyor.  

Mevlana’nın Mesnevi’sindeki bir hikâyede: Çocuğun biri babasının cenazesi götürülürken tabutun önüne geçip sinesini yumruklaya, yumruklaya ağlamış: “Baba, beni kimlere bırakıp gidiyorsun? Seni, sarıp sarmaladılar tahta kafese kapatıp dönülmez yere götürüyorlar. Orada altına serecek kilim,üstüne örtecek battaniye yok. Yemek yok. Su yok. Işık yok, ısıtma yok. Ümit ederim ki kaybedenlerden değil, kazananlardan olursun.

Babasesiz çığlık ile çocuğa. “Ey oğul! Oradaki varlık ve yokluk bu dünyada ekip biçilene endeksli. Dünyada elim, ayağım tutarken, aklım ererken, gözlerim görürken, gücüm yeterken dünyalığımı, ahretliğimi ekip biçtim. Dürüst davranıştan, doğru sözden ayrılmadım. Eğriye eğri, doğruya doğru dedim. Hiç kimsenin hatırını Allah’ın hatırı üzerinde tutmadım. Adaletten ayrılmadım. Hiç kimseyi aldatmadım. Kendimi sahtekâr yapmadım. Âlemdeki varlıkların aleyhime değil lehime tanıklık yapacağına inanmıyorum. Bütün varlığımı gördüğün bu tabutta götürüyorum. 

Ey oğul! Ne kadar dara düşersen düş, adalettenayrılma. Adaletten ayrılmayan Allah’ın merhametine layık olur. Kardeşleri Yusuf’u kuyuya attıklarında o, Allah’tan adaletinin tecellisini istedi. Saraylara layık oldu. Attığı her adımda, söylediği her sözde Allah’ın adaletini kendisine vazife bildi. Mısır hazinelerine hükmeden oldu. Müslüman münafık, mürai, müzevir olmadıktan sonra niye korksun! 

Kimsenin ışığını kesmedim ki, karanlıkta korkayım.  Mazlumun ekmeğine mani olmadım ki, aç kalayım. Mağduru ezip geçmedim ki, sıkıntıda olayım. İftira atmadım ki, kaygı duyayım. Yalancı şahitlik yapmadım ki, biri benim aleyhime yalancı tanıklık yapsın. Mağdurun, mazlumun, masumun, muhtacın tepesine çıkıp onları inim inim inletmedim. O nedenle sırat köprüsünden geçerken yüz üstü düşmeyeceğimi ümit ediyorum.” dedi, yoluna revan oldu.  Mazluma, masuma, mağdura, muhtaca yardım elini uzatana selam olsun!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!







Yunus Emre GÜLLÜ - 17 HAZİRAN 2023 / Milli irade