Siyasiler, özellikle de iktidar sahibi siyasetçiler yaptıklarıyla övünmeyi severler.

Hani denir ya “ülke için bir çivi çakandan Allah razı olsun” diye.

Tabi ki o görevlere gelen insanlar, ülke insanına hizmet için gelir.

Adları üstünde “vekil”dirler.

Asıl olan millettir.

Devlet soyut, iktidar somuttur.

İktidara gelenler devletin asıl sahibi olan milletin vekili sıfatıyla ve onun ödediği vergilerle bir şey yaparlar.

Onunla övünmek, kendini mal etmek yanlıştır.

Çünkü oralara kendi iradeleriyle ama milletin oyuyla gelmektedirler.

***

Son zamanlarda yaşananlar bu ülkede Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapmış, Süleyman Demirel’in bir anısını akıllara getirdi.

O insanlar eski ama eskimeyen siyasetçilerdi.

“Demirel kürsüde konuşuyordu:

"Şunu yaptım. Bunu yaptım. Baraj, köprü, yol yaptım. Fabrika yaptım."

Kalabalığın içinde bir adam bağırdı:

"Bubaanin parasıynan mı yaptın?"

Polis, jandarma, Demirel'in korumaları, zabıta hemen bağıran adama doğru harekete geçti.

Başbakan Demirel, görevlilere "Durun!" dedi "Durun! Adam doğru bir şey sordu.

"Durun!"

Sonra da protestocu adama bakarak konuşmaya başladı:

"Ülen! Senin bubanla, benim bubamın parasını üst üste koysak yine yetmez.

Bu Meydandaki herkes, bubasının parasını getirse, çuvalla koysak o bile az gelir.

Milletin parasıyla yaptım. Sizin verginizle. Ama benden öncekiler yapmadılar, ben yapıverdim. Anladın mı?"

Protestocu adam, Demirel'i alkışlamaya başladı: "Valla doğru söylüyon başbakanım. Allah senden razı olsun."

Siyaset işte budur.

Protestocuyu azarlamamak ve protestocuya kendini alkışlatmak.

Süleyman Demirel, babası Yahya Çavuş ve annesi Ümmühan hanımla İslamköy’de baba evinde baba evini bize gezdirirken, başımızı eğerek girdiğimiz kerpiç odaya bir göz gezdirdikten sonra şöyle demişti:

"İşte ben bu odada kardeşlerimle yaşadım. Elektrik yoktu gaz lambasıyla okur-yazardık. Köy okulunu bitirdim. Ortaokul yoktu. Ortaokula gitmek için her sabah kilometrelerce yürür, kasabaya giderdik. Sonra Afyon Lisesi. Eğer bana Cumhuriyet nedir, diye sorarsınız. Size cevabım şudur:

Cumhuriyet benim işte! İslamköy'den çıkmış bir köylü çocuğunu cumhurbaşkanı yapan, Cumhuriyet'tir. Cumhuriyet budur. Bunu Büyük Atatürk'e borçluyuz."