İnsanlık, barış ve uzlaşı istiyor. İnsan, doğacak çocuğu mutlu edecek barış ve uzlaşı istiyor. İnsanlık doğudan batıya ve batıdan doğuya barış ve uzlaşı istiyor. İnsanlık yerelden genele genelden yerele uzlaşı ve barış istiyor. İnsan, huzurlu ve güvenli yaşam için barış istiyor. İnsanlığın var olalı aradığı tek şey barış ve uzlaşı kültürüdür.

İnsanın ilk aradığı değer kendini var eden yaratıcı ile arasındaki barış ve uzlaşı değeridir. İnsanlığın arayıp bulmaya çalıştığı değer; önce ilahı ile olan, sonra kendisiyle, daha sonra toplumla, daha sonra da uluslararası bir barış ve uzlaşı kültürüdür. Tarihin her döneminde olduğu gibi insan, durmadan barış ve uzlaşı arıyor. Günümüz insanı, insanla barış ve uzlaşı arıyor. Baba, oğulla barış ve uzlaşı arıyor. Kız, anne ile barış ve uzlaşı arıyor. Torun geçmişi ile barışık, barış ve uzlaşı içerisinde yaşamanın yollarını arıyor. İnsan, neticede evrensel barış ve uzlaşı kültürünü arıyor. İnsanlığın arayıp da bulamadığı barış ve uzlaşı kültürü evrensel barış ve uzlaşı kültürüdür.

Dünya kurulalı insanlık barış ve uzlaşı adına üç farklı medeniyet yaşamış. İnsanlığın kurduğu bu medeniyetlerden biri uzak doğu medeniyetidir. İkincisi batı medeniyetidir.  Üçüncüsü de, İslam medeniyetidir.

Vahşi Batı’nın kurduğu medeniyet mağrurdur. Mağrur Batı, kendisinden başkasına hayat hakkı tanımıyor. Batı medeniyeti geçmişinde olduğu gibi günümüzde de barış ve uzlaşı ortamında yaşayacak gibi görünmüyor. Çünkü Batı’nın kurduğu medeniyetin genlerinde savaş, çatışma, sömürü, bölüp parçalama, imha ve öldürme var. Batılı kendisinin vicdanlı ve ilerici olduğunu zanneder durur. Kendinin vicdan sahibi ve ileride olduğunu zannettiği Batılı, insani değerlere itibar etmedikçe; öldürme, sömürü, savaş ve kargaşa ortamı oluşturmaya devam edecektir. Batı medeniyetinin en önemli eksikliği evrensel barış ve uzlaşı kültürüdür.

Evrensel barış ve uzlaşı değerlerini hiçe sayan Mağrur Batı, dünyanın tapusunu kendi adına çıkarmak için başkalarını yok etmeye devam etmekte kararlı görünüyor.  Dünyanın mülkiyetini eline geçirmek için var gücüyle aç gözlülüğünü sürdürüyor.

Mağrur Batı, insanlığın barış ve uzlaşı ortamında yaşamaya başladığı gün kendisinin yıkılacağını biliyor. Onun için dilinden hiç düşürmediği barış ve uzlaşı ortamına bir türlü yanaşmıyor. Özgürlükler kavramı adı altında başkalarını ezmeye, sindirmeye, sömürmeye, bölüp parçalamaya devam ediyor.  Barış yanlısı görünüyor ama barış ve uzlaşıya yaklaşmıyor.

Mağrur Batı, toplumların değer yargılarını çürütmek için kadın, kumar, uyuşturucu, para vs. insanlığı uyutan ve insanı sömüren tuzakları etkin kullanıyor. Batının gülümsemesine kanan onun amansız tuzağına düşüveriyor. Bu tuzaklardan birine kapılan bir daha paçasını kurtaramıyor. Faiz, fuhuş, kumar, alkol ve uyuşturucu tutkunluğu gibi tuzaklar insani değerleri bir anda yok ediveriyor. Mağrur Batı, modernimiz adına ilahi değerlere başkaldırıyı hüner kabul eder hâle geldiğinden bu yana neyi ve niçin aradığının farkında değil. İçin için çürüyen ağaç gibi göçeceği zamanı bekler hale gelmiş.  Bu anlayışla Batılı, bir gün kendi kurduğu tuzakların pençesinde can vereceğini düşünme reflekslerini kaybettiği belli oluyor.

Bu gidişle Batılı, kendi enkazı altında kalmaya mahkûm görünüyor. Batı, kendi kurduğu tuzaklara kendisinin düşeceğini hesap edemeyecek kadar egoizmin sarhoşluğunu yaşıyor. Canavarlaşan sömürü egosunu tatmin uğruna barışı ve uzlaşıyı unutmuş. İnsani değerleri ayaklar altına almış durumda. Kendisine göre doğuluya, uzak doğuluya olan kin ve öfkesini bir türlü sakinleştiremiyor. Ondaki, bu öfke ve kin dünya barışını bozuyor. Sürecek!

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!