Facianın 22. yılı

 

Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri olan Marmara depremini 22 yıl önce bugün yaşamıştı.

Yaklaşık 17 bin kişinin hayatını kaybettiği bu depremin üzerinden geçen sürede yeterli dersler alındı mı diye sorarsak, alınmadığını görüyoruz.

Bu sürede ülkemiz Marmara depremi kadar olmasa da büyük depremler yaşadı.

Bölgeyi olduğu kadar Eskişehirimizi de etkileyen ve bir apartmanın çökerek 30’un üzerinde can kaybı yaşadığımız depremin yaraları sarıldı belki ama ardında nice hikayeler bıraktı.

Halen konuşulur.

Büyük İstanbul depremi olacak, önlemler alalım diye.

Ancak yine de önlemlerin alınmadığını görüyoruz.

Hatta toplanma alanlarının başka amaçlarla kullanıldığına da tanık oluyoruz.

 

***

Ülkemizin bir deprem kuşağı üzerinde olduğunu da biliyoruz.

Buna rağmen yine de gerekli önlemler alınmıyor.

Akıldan, bilimden yana tavır konulmuyor.

Denizin oldurularak ortaya çıkan Değirmendere’nin durumunu depremde görmüştük.

Deniz, “benim yerimi aldınız” diyerek tekrar eski yerini almıştı.

Şimdi dere yataklarına yapılan binaların ne hale geldiğini de görüyoruz.

 

***

Dedik ya b.u facia arkasında ne hikayeler bıraktı diye.

Çok canlar kayboldu, insanlar mallarını, yakınlarını kaybettiler.

Mal bir şekilde yerine geliyor ama kaybolan canlar yerine gelmiyor.

Yaşanan travmalar aradan ne kadar süre geçersi geçsin unutulmuyor.

İşte onlardan biri.

Henüz 17 yaşındayken 17 Ağustos 1999'da Kocaeli'nin Gölcük ilçesinde meydana gelen Marmara depremini yaşayan Asuman Can, o gece neler yaşadığını, neler hissettiğini ve neler gördüğünü anlatıyor.

12 saat enkaz altında kaldığını söyleyen Can, "Rakamlar içinde 17’yi hiç sevmem. 17 yaşımın da hiçbir zaman unutamayacağım anısı oldu" diyor.

17 Ağustos gecesini anlatan şimdi 39 yaşındaki Asuman Can şunları söylüyor. "Çok berbat bir geceydi. Hem 17 yaşında olduğum, hem de daha önce hiç depremi bilmediğimden dolayı ne olduğunu anlayamadım. Bir anda bina üzerimize çöktü, her yer karanlık oldu. Kötü bir gündü. Ben o yüzden rakamlar içinde 17’yi hiç sevmem. 03.02’yi hiç unutmam”

 

***

Uzmanlar sürekli uyarıyor, yapılan bu uyarılara ne kadar uyuluyor, meçhul.

Depremler geçmişte de oldu, gelecekte de olacak.

Ne zaman olacağını bilecek bir teknoloji henüz yok.

Ama önlemler belli.

Sağlıksız zeminlere bina yapmayacaksınız, binaları yaparken çalmayacaksınız.

Hani denir ya; deprem öldürmez bina öldürür diye.

Japonya örneği önümüzde duruyor.

Her yıl onlarca büyük deprem oluyor ama can kaybı ya hiç olmuyor ya da çok az oluyor.

Önlem oldukça, bilinç oldukça korkmaya da gerek olmuyor.