Eskişehir sağlık kuruluşları bir başka deyimle hastaneler açısından çok şanslı bir şehirdi.

Özel hastaneler daha hayatımıza girmeden Devlet Hastanesi, SSK Hastanesi, Demiryolu Hastanesi ve en önemlisi de Hava Hastanesi gibi hastanelerimiz vardı.

Daha sonra Asker Hastanesi olarak adlandırılan bu hastane öncelikle Türk Hava Kuvvetlerine mensup pilotların her türlü sağlık durumlarıyla ilgilenir, eğitimler de verirdi.

Tabi ki sadece Hava Kuvvetlerine değil, Türk Silahlı Kuvvetlerinin tüm mensuplarının sağlık sorunlarıyla da ilgilenirdi.

Çevre düzenlemesi, yeşile olan saygı, hijyen, temizlik ve disipliniyle dikkat çeken Hava Hastanesi uzun yıllar hizmet etti.

Hava Kuvveti mensupları için son derece modern araç ve gereçlerle donanmış durumdaydı.


***


Daha sonra hükümet tarafından alınan kararla Askeri Hastaneler Devlet Hastanelerine bağlı duruma getirildi.

Süreç içinde askeri hastanelerin kapatılmasının Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin mağdur duruma düştükleri de biliniyor.

Bu konuyu geçtiğimiz gün kendisi de bir doktor olan İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, gündeme getirdi ve düzenlediği basın toplantısında Türk ordusunun sağlık sorunlarının çok ciddi olduğuna dikkat çekerek, askeri hastanelerin tez elden açılıp, bu durumun acilen çözülmesi gerektiğine dikkat çekti.


***


Kabukçuoğlu konuyla ilgili tarihten verdiği örneklerle bazı gerçekleri de gözler önüne serdi.

“Merhum Mareşal Fevzi Çakmak  on yıl savaşlarda görev almış ve pek çok cephede savaş yapmış bir subaydır, generaldir, mareşaldir; Merhum Mareşal, ‘’Sağlık heyetinin, levazımın el birliğiyle yapacağı görevler savaşımızda pek çok kez yapılmamıştır. Bu işler görülmezse bir ordu ne harbeder ne de başarı kazanır.’’ demiştir.

1878 Osmanlı-Rus Harbi sırasında sağlık hizmetleri alanında ciddi eksiklikler olduğu görülmüştür. Bu dönemde sağlık personeli olarak alay ve taburlarda birer tabip vardı. Savaş sırasında ortaya çıkan ordudaki sağlık hizmetleri eksikliğini giderebilmek için Osmanlı anlaşmalı olarak Macar, Avusturyalı ve İngiliz hekimleri ordu hizmetine aldı. Dışarıdan ordu ihtiyacını gidermek için  hekim getiren Osmanlı aklına karşı, 200 yıl sonra, ordunun sağlık ihtiyacını karşılayan askeri hastaneleri kapatmaktan başka, ‘’doktorlar giderse gitsin’’ diyen sözüm ona devlet aklına kaldık.

 1915-1918 yılları arasında, 3'üncü ordu bölgesinde hastalıklardan 109 bin kişi, cephe gerisinde arkadaşlar dikkatinizi çekiyorum 109 bin kişi hayatını kaybederken, şehit düşerken, cephede bu sadece 9.001'dir. Sağlık olmadan ordu da olmaz, savaş da kazanılamaz.”


***


Kabukçuoğlu haklı olarak şu konulara da dikkat çekti.          

“Aradan geçen bunca zamandan sonra, askeri hastane denen kuruluşların artık yerinde yeller esiyor. O askeri hastanelerin bugün aradan geçen 6 yıldan sonra hastane vasfını yitirdiğini söyleyebiliriz. Askeri hekimlik özel bir hekimliktir. Tecrübe ister. Cephedeki askerin veya kışladaki askerin talep ve beklentilerini, yanındaki hekim bilir. Kışlada veya savaşta olan askerin gözü geride kalmamalı. Ailesini merak etmemelidir. Devlet yeniden oluşturacağı askeri hastanelerle, askerlerin önemli bir eksikliğini gidermiş olacaktır.