Geçtiğimiz yıl İstanbul Kadıköy’de bıçaklı saldırı sonucu 14 yaşında hayatını kaybeden Mattia Ahmet Minguzzi’nin annesi Yasemin Minguzzi, oğlunun davasında yaşanan ihmaller, tehditler ve ilgisizlikler karşısında oturma eylemi başlattı. Bu eylem, yalnızca bir annenin adalet arayışı değil; toplumsal vicdanın sınavı oldu.


Ancak daha acısı, sosyal medyada gördüğü yoğun desteğin duruşma salonlarına ve gerçek hayata yansımamasıydı:
"Sosyal medyada herkes yanımda ama adliyede kimse yok."
Bu söz, toplum olarak acılara yalnızca ekranlardan üzülüp, fiili destekten kaçışımızı gözler önüne serdi.

Ölüm Tehditleri ve Korkusuz Bir Anne

Yasemin Minguzzi, sadece adalet sisteminin yavaşlığından değil, aynı zamanda aldığı ölüm tehditlerinden de bahsetti.
Organize suç örgütü mensuplarından geldiği iddia edilen tehdit mesajlarına rağmen, “Korkmuyorum. Hiçbir şey umurumda değil. Benim canımdan can gitmiş” diyerek, tüm korkuları ve tehditleri göğüslemeye devam etti.

Bu sözler, bir annenin evlat acısının nelere göğüs gerebildiğini gösterirken, sistemin ne kadar korumasız bıraktığını da açıkça ortaya koyuyor.

Suça Sürüklenen Çocuklar Yasası Ne Kadar Yeterli?

Dava kapsamında yargılanan 18 yaşından küçük iki sanığın çocuk olması, toplumda başka bir tartışmayı da beraberinde getiriyor:
Çocukları hem suçtan koruyamıyoruz hem de suça sürüklendiklerinde kimse sorumluluk almıyor.
Yasemin Minguzzi bu gerçeğe isyan ediyor:
Hâlâ çocuklar öldürülüyor ve neden yasa değişmiyor?
Bu soruya ne siyasetten ne de hukuk sisteminden doyurucu bir yanıt gelebilmiş değil.

Yasemin Minguzzi’nin "Ben sizin çocuklarınız için mücadele ediyorum!" sözleri, olayı bireysel bir dram olmaktan çıkarıp toplumsal bir sorumluluk çağrısına dönüştürüyor.
Bu eylem, bir kampanya değil; annelikle, vicdanla ve korkusuzluğun getirdiği adalet çığlığıyla örülü bir başkaldırıdır.
"Uyuyamıyorum, dayanamıyorum artık!" sözleri sadece bir annenin yorgunluğu değil; adalet mekanizmasının gecikmişliğine, toplumun sessizliğine ve vicdanların pas tutmuşluğuna karşı haykırıştır.

Adaletin Yeri Neresi?

Yargı salonları mı?
Bakırköy meydanı mı?
Yoksa bir annenin gözyaşları mı?

Eğer adalet, tehdit altındaki bir annenin meydanda yalnız oturmasına rağmen hâlâ sessiz kalıyorsa; sadece mahkemeler değil, toplumun vicdanı da sorgulanmalıdır.

Yasemin Minguzzi Yalnız Değil

Bu eylem, adaletin bir gün değil her gün sağlanması gerektiğini, toplumsal destekle seslerin büyütülmesi gerektiğini gösteriyor.
Yasemin Minguzzi yalnız kalmamalı.
Oğlunu kaybeden bir annenin susmaması, bizim de susmamamız gerektiğini hatırlatıyor.

Muhabir: Almıla Hilalsu Dindar