Ağustos ayı denilince akla, 30 Ağustos Zafer Bayramı gelir. Türk Milleti’nin tarihteki başarı ve zaferleri hatıra gelir.

Türk’ün Anadolu’ya ayak bastığı tarih; 1071’in Ağustos ayıdır. 1922’nin Ağustos’unda bu millet, emperyalist güçlerin, kendisini haritadan silme saldırılarına son verdi.

            Tarihin sayfalarına bakıldığında; kronolojik olarak ağustos ayının her günü, Türk’ün diğer uluslar karşısındaki başarı, zafer ve fetihlerini görmek mümkün.

            01 Ağustos1571’de Magosa’nın Fethi

            02     “       1914’de 1. Dünya Savaşı-Seferberlik ilânı

            05     “       1552’de Turgut Reis’in Panza Zaferi

            07     “       1918’de Muş’un Kurtuluşu

            08     “       1916’da Bitlis’in Rus İşgalinden kurtuluşu

            09     “       1915’de Anafartalar Zaferi

            10     “       1543’de Estergon Kalesinin fethi

            11     “       1473’de Otlukbeli Zaferi

            14     “       1974’de 2. Kıbrıs Barış Harekâtı

   22    “       1921’de Sakarya Meydan Muharebesi gibi milli başarılar azmin zaferleridir.

            Kurtuluş Savaşı öncesi, dünya devletlerinin birbiriyle olan siyasal ilişkilerinin iyi anlaşılması önemlidir. O dönemde dünyanın içinde bulunduğu genel durum, tüm devletleri olumlu-olumsuz etkilemişti.

1914 yılında başlayan 1918 yılı sonlarına kadar devam eden Birinci Dünya Savaşının çıkış nedeni; güçlü devletlerin çıkar ve menfaatlerinin bozulmasıdır. Küçüklü-büyüklü diğer devletleri de etkileyen Birinci Dünya Savaşı, insanlık tarihinin en kanlı savaşıdır. Bu savaşın neticesi, pek çok devlet parçalandı. Parçalanan devletler, parçalanma sonucu önemli ölçüde toprak kaybettiler. Bazıları da yıkıldı. Yıkılanların yerlerine yenileri kuruldu.

Tarihi coğrafyaya bakıldığında; 1. Dünya Savaşı öncesiyle sonrası arasındaki farklılıklar ve değişiklikler belirgin şekilde görülecektir. Savaş sonrası; Amerika Birleşik Devletlerinin çekimser kalması, İngilizler ile Fransızların bazı konularda anlaşıp İtalya ve Japonya’nın desteğini almaları “Sulh ve Barış” adına Avrupa kıtasını karma karışık etti.

       Birinci Dünya Savaşı sonrası çok uluslu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalandı. Almanya’nın batısındaki bazı topraklar Fransa’nın eline geçti. Daha önce ortadan kaldırılan Polonya ile Çekoslovakya yeniden kuruldu. Avusturya topraklarının bazı kısımları İtalya’ya bırakıldı. Bu durum Avusturya’nın küçülmesinde etken oldu. İngilizler, Fransızlar ve Japonlar arasında, Almanya’nın sömürgeleri paylaşıldı. Bulgaristan iyice daraltıldı. Osmanlı Devleti’nin başına gelenlerse herkesçe malum!

Yenidünya düzeniyle ortaya çıkan haksızlıklar; başta Türkler ve Almanlar ve haksızlığa uğrayan öteki ulusların tepkisine yol açtı. Emperyalistler, Türkleri kökten yok etmek istiyorlardı.

Türk’ün, tarihteki Milli Mücadelesi bilinmektedir. Türklerin Milli Mücadelede gösterdikleri üstün başarı diğer ulusları hem etkiledi ve hem de onlara örnek oldu. Milli mücadelesi ile bu millet,  ulusal egemenliğe dayalı yeni bir Türk Devletini kurmayı başardı.

Bir zamanların güçlü Osmanlı İmparatorluğu 17. yüzyılın sonlarına doğru gerilemeye başlar. Osmanlı, gittikçe güçlenen ve büyüyen Avrupa Devletleri karşısında, topraklarını korumakta zorluk ve sıkıntıyla karşı karşıya kalır. Kapitülasyonlar, Osmanlı Devletinin egemenliği üzerinde ciddi sıkıntılar oluşturur. Bu sıkıntılar sonucu Avrupalılar, Osmanlıyı “Hasta Adam” olarak değerlendirilmeye başlar.

Emperyalistler “Doğu Sorunu” adı altında, hasta adamın ölüm durumunda mirasın ne şekilde paylaşılacağını gündeme aldılar.

          Atatürk’ün ısrarla üzerinde durduğu iki önemli konu vardı. Bu konulardan biri  “Tam Bağımsızlık” ve diğeri de “Milli Egemenlik” idi. Bu iki önemli esas Türk Milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasının ana nüvesidir. Necip Türk milleti esir yaşamak yerine ölmeyi evlâ gören bir millettir.

Atatürk “Hürriyet ve İstiklâl benim karakterimdir... Ya İstiklâl Ya Ölüm” şeklinde hedef belirlemiş. Belirlediği bu hedef doğrultusunda Kurtuluş Savaşındaki azim ve kararlılığı ortaya koymuş.

Kurtuluş Savaşının yegâne gayesi tam bağımsızlıktır. Türk milletine göre bağımsızlık, sözde ve şekli bir bağımsızlık değil, ekonomi dâhil her alanda tam ve gerçek bağımsızlıktır.

            30 Ağustos Zafer Bayramı, Türk milletinin azim ve kararlılığının eseridir.

            Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!