Türk milleti Türk siyasi hayatında çok uzun süredir unuttuğu bir durumu yeniden yaşamak üzere.

Ancak yaşanacak mı, yaşanmayacak mı o da henüz belli değil.

Millet olarak İstanbul seçimlerine odaklanmışken, şimdi de İstanbul’un iki adayının televizyon programında karşı karşıya gelip gelmeyeceklerini tartışıyoruz.

İstanbul’un seçimleş Belediye Başkanı üzerinde çeşitli algı operasyonları gerçekleştirilmeye devam ediliyor.

Bunun yanı sıra diğer aday Binali Yıldırım, her türlü imkan elinin altında seçim çalışmalarını sürdürüyor.

 

***

Şöyle eski yıllara bir bakıyorum da televizyonlarda seçim önceleri liderlerin programları olurdu.

Efendi gibi çıkar tartışırlardı, vatandaş da kim iyi kim kötü kararını verirdi.

Ancak Türkiye çok uzun yıllardır bu kültürü unuttu.

Ne AKP’nin lideri ne de üst düzey yöneticileri karşılıklı televizyon programlarına çıkmadılar.

Sadece kendilerine yakın kanallarda tek başına çıkıp, program yaptılar.

Sunucu olarak çıkanlar da “adam gibi” soru sormadıkları için istediklerini söylediler.

Aslında AKP’lilerin muhaliflerle programa çıktığı zaman ne hallere düştükleri yapılan programlarda görüldüğü için çıkmak istemiyorlar.

Bunun son örneği Kılıçdaroğlu-Gökçek programında yaşanmıştı.

 

***

Muhalefet lideri ve muhalefet milletvekilleri zaman zaman çağrıldıkları hükümete yakın programlarda da neler yapabileceklerini gösterdiler.

Ekrem İmamoğlu da gösterdi.

Karşılarındaki sunucuların ne hallere düştüklerini bütün millet gördü.

Şaşkınlığa uğrayanlar, programı vaktinden önce bitirenler, kahkahalarla gülenler gibi.

Binali Yıldırım, muhalif olduğunu bildiği ama programlarında asla tarafsızlıktan, adaletten, haktan, hukuktan kopmayan gazeteci-yazar Uğur Dündar’ın moderatör olmasını istemişti.

İmamoğlu böyle bir tartışmaya zaten dünden razıydı.

Yıldırım, önceleri “kendi kendime karar veremem” falan dediyse de sonradan bir cesaretlendi ve programı kabul etti.

 

***

Moderatör olarak üzerinde uzlaşılan Uğur Dündar ise bu görevi kabul etmedi.

Zaten Dündar’ın bu işi için adı geçmeye başladığından sonra “tehdit” almaya başladığını ifade etmişti.

Tehditlere, baskılara boyun eğmediğini bildiğimiz Dündar, moderatörlüğü kabul etmemesini de, her iki adaya ve demokrasiye zarar verebilecek bir takım hazırlıklar yapıldığını görmesi olarak açıkladı.

Sonradan görevi kabul etmemesine yönelik Yıldırım tarafından baskı görmüş olabileceği ifade edilen Dündar bu iddiayı da şöyle yanıtladı.

Tanıyanlar bilir ben, hiçbir baskıya pabuç bırakmam. Ayrıca kimseden de asla böyle bir girişim gelmedi. Kararımın tek nedeni; Türkiye'deki kutuplaşmadır. Ülkemiz acilen normalleşmelidir.”Tüm bunlara rağmen yine de böyle bir programı bekliyor ülke, ama ben pek yapılacağına ihtimal vermiyorum.