Alternatif tıpa olan ilgi Türkiye’de ve dünyada son yıllarda gözle görülür biçimde arttı. Bitkisel kürler, akupunktur, hacamat, aromaterapi ve daha pek çok yöntem; kimi zaman tamamlayıcı kimi zamansa birincil tedavi yöntemi olarak tercih ediliyor. Ancak bu artan ilgi, beraberinde ciddi soru işaretlerini de getiriyor: Bu yöntemler ne kadar güvenli? Hangi durumlarda tercih edilmeli? Modern tıpla çelişen noktaları var mı?

Uzmanlar, alternatif tıbbın tamamen dışlanması ya da modern tıbbın göz ardı edilmesinin ciddi sağlık riskleri doğurabileceğine dikkat çekiyor. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Ayşe Kara, “Alternatif yöntemler bazı durumlarda destekleyici olabilir, ancak teşhis ve tedavide bilimsel verilerle desteklenmiş modern tıbbın öncelikli olması gerekir” diyor.

Öte yandan, hastalar özellikle kronik ağrılar, migren, uyku problemleri ve stres kaynaklı rahatsızlıklarda alternatif yöntemlerden fayda gördüklerini belirtiyor. 45 yaşındaki Elif Aydın, “Uzun süre modern tıpta çözüm bulamadığım migrenim için akupunkturu denedim ve ciddi bir rahatlama yaşadım” diyerek bu alandaki memnuniyetini dile getiriyor.

Modern tıp dünyası, alternatif uygulamaların bazılarını kabul ederken bazılarına şüpheyle yaklaşıyor. Türk Tabipleri Birliği’ne göre alternatif tedavi yöntemlerinin uygulanabilir olması için üç temel kriter gerekiyor: bilimsel kanıt, güvenlik ve etkinlik.

Türkiye'de Sağlık Bakanlığı 2014 yılında "Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği" çıkararak belli başlı yöntemlerin belirli kurallar çerçevesinde uygulanmasına izin verdi. Bu çerçevede; akupunktur, hipnoz, mezoterapi, kupa terapisi gibi uygulamaların yapılabilmesi için hekimlerin özel sertifikalara sahip olması gerekiyor.

Yanlış Uygulamalar Risk Taşıyor

Her ne kadar bazı yöntemler faydalı olsa da kontrolsüz ve ehil olmayan kişiler tarafından yapılan uygulamalar ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bitkisel ilaçlar, özellikle düzenli ilaç kullanan bireylerde etkileşime girerek ciddi yan etkilere neden olabiliyor. Prof. Dr. Ayşe Kara, “Halk arasında ‘doğal olan zararsızdır’ gibi yaygın bir inanış var ama bu doğru değil. Doğal olan da zehirli olabilir, özellikle ilaçlarla etkileşime girerse büyük sorunlara yol açabilir” diyor.

Uzmanlardan Denge Çağrısı

Uzmanlar, alternatif ve modern tıbbın karşı karşıya değil, yan yana durması gerektiği görüşünde birleşiyor. Bu nedenle önerilen yol: hastaların öncelikle tanı ve tedavi için modern tıbbın imkânlarını kullanmaları, ardından doktor gözetiminde tamamlayıcı tedavilere yönelmeleri.

Alternatif tıp ne tam bir çare, ne de tamamen bir aldatmaca. Doğru bilgi, uzman desteği ve bilimsel temelli yaklaşım olmadan yapılan her uygulama sağlık için bir risktir. Asıl mesele; hastaların bilgiyle donatılması, uzmanların ise açık fikirli ancak temkinli olmasıdır.