Sözlerine yaşlılığın tanımını ve zamanlamasını ele alarak başlayan Prof. Dr. Mehmet Akif Karan, bu süreci hem biyolojik hem de toplumsal yönleriyle değerlendirdi. Yaşlılığın bir ayrımcılık ya da yetersizlik hali olarak değil; hayatın doğal ve değerli bir evresi olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Karan, yaşlı bireylerin yalnızca bakım hizmetlerinin konusu olmadıklarını; aynı zamanda deneyim ve birikimleriyle topluma katkı sunmaya devam eden aktif bireyler olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, yaşlıların toplumsal hayatta görünür ve etkin olmalarının, hem kendi yaşam kaliteleri hem de kuşaklar arası etkileşimin güçlenmesi açısından son derece önemli olduğunu ifade etti. Sağlıksız yaşlanmanın önüne geçebilmek için egzersizin yaşam tarzına dahil edilmesi, beslenme düzeninin yaşa uygun olarak düzenlenmesi ve periyodik sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi gerektiği aktaran Prof. Dr. Karan, yaşlılıkla birlikte ortaya çıkabilecek risklerin farkında olunmasının ve aile bireylerinin bilinçli davranmasının bu süreci daha sağlıklı kılacağını belirtti.
“Görevimiz Yaşama Yıllar Değil, Yıllara Yaşam Katmak”
Yaşlılığın yalnızca bir biyolojik evre değil, aynı zamanda bilinçli yaklaşımlarla anlamlı ve üretken bir döneme dönüşebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Karan, konuşmasını “Bizim görevimiz; yaşama yıllar değil, yıllara yaşam katmak” sözleriyle tamamladı. Katılımcılardan gelen soruların yanıtlanmasıyla devam eden program, İÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yahya Güldiken’in “Bilim Kafe” etkinliklerinin ve söyleşinin önemi ile ilgili değerlendirmelerini paylaşması ve Prof. Dr. Karan’a teşekkürlerini iletmesiyle sona erdi. Yükseköğretim Kurulu bünyesindeki Bilim İletişimi Ofisi koordinasyonunda hayata geçirilen “Bilim Kafe” etkinlikleri; bilimi toplumla buluşturmak, her yaştan bireyin bilimle bağ kurmasını sağlamak ve üniversitelerin toplumsal sorumluluğunu güçlendirmek açısından büyük önem taşıyor.