Eskişehir’in incisi Porsuk Çayı ve ona paralel uzanan Doktorlar Caddesi, şehrin kalbi gibi atar her yaz. Şehir dışından gelenler gondolla poz verirken, yerliler gölge bir banka oturup serin bir soluk alır. Fakat bu yaz, o soluklar sinek kanatlarıyla bölünüyor.

Son haftalarda, özellikle akşam saatlerinde çayın çevresinde oluşan sinek yoğunluğu, hem vatandaşın hem esnafın sabrını zorluyor. “Yemek yedirmiyor, çay içilmiyor,” diyor bir kafenin garsonu. Öyle ki, bazı işletmeler açık alanlarını sineklikle çevirmeye başlamış bile.

Oysa bu durumun arkasında ironik bir sebep var: Temizlik. Porsuk Çayı yıllar sonra bu kadar dipten temizlenince, çamurun içinde yıllardır kuluçkada bekleyen yumurtalar gün yüzüne çıktı. Doğa, boşluk tanımıyor. Temiz sular yeni bir yaşamı da beraberinde getiriyor.

Ancak bu doğanın hediyesi, şimdilik pek de tatlı karşılanmıyor. Belediyenin rutin ilaçlama programı yetersiz kalmış görünüyor. Özellikle yoğun saatlerde sinekler sadece çay değil, sokak lambaları, masa üstleri, hatta insanların yüzlerine kadar iniyor.

Esnaf, bu sorunun yaz boyu büyümeden çözülmesini istiyor. Daha sık ilaçlama, biyolojik yöntemlerle kontrol ya da sivil istek hattına gelen geri bildirimlere hızlı müdahale...

Zira bu sinekler yalnızca birer haşere değil; şehrin yaz coşkusuna sızan küçük gölgeler gibi. Kimi zaman bir çatalı masaya vurmadan önce, elini havaya sallamak zorunda kalan müşteri için, bu da bir detay değil artık.

Porsuk, Eskişehir’in gözbebeği. Temizliği elbette sevindirici. Ama sinekleriyle birlikte değil. Bu yaz, şehre damga vuran yalnızca sıcaklar olmasın istiyoruz. Sineklerin değil, serin akşamların konuşulduğu bir yaz yaşansın.