Bu yıl da Muharrem ayının başlamasıyla birlikte, şehir meydanlarından mahalle sokaklarına kadar Türkiye’nin dört bir yanında kazanlar kaynadı. Modern zamanların bireyselleşen yaşamına rağmen, bu kadim gelenek kent kültüründe yeniden yer buluyor.
Belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve yerel inisiyatifler aracılığıyla organize edilen toplu aşure dağıtımları binlerce kişiyi bir araya getirdi. İstanbul Üsküdar Belediyesi, bu yıl yaklaşık 10 bin kişilik aşure ikramı yaparak hem geleneksel bir sorumluluğu yerine getirdi hem de sosyal dayanışmaya katkı sundu. Benzer şekilde Ankara, Konya, Eskişehir ve Gaziantep gibi şehirlerde de meydanlar ve cami avluları aşure etkinliklerine sahne oldu.
Sadece kamu kurumları değil, mahalle sakinleri ve genç gönüllüler de etkinliklerin bir parçası oldu. Mahallede pişen aşure, kapı kapı dağıtıldı; bir tas aşure, komşular arasında sıcak ilişkilerin yeniden kurulmasına vesile oldu. Bu yıl özellikle gençlerin sosyal medyada başlattığı #AşureGünü etiketi, aşurenin dijital dünyada da ne kadar güçlü bir yer edindiğini gösterdi.
Sosyolog Dr. Ayşe Durmuş, bu tür geleneklerin toplumsal hafızada önemli bir yere sahip olduğunu vurguluyor:
“Aşure, farklı malzemelerin tek kazanda bir araya gelmesiyle sadece damaklara değil, birlikte yaşama kültürüne de hitap eder. Bu ritüel, hem geçmişle bağ kurmayı hem de bugünü anlamlandırmayı sağlar.”
Bu yıl dikkat çeken bir diğer gelişme de aşurenin modern yorumları oldu. Vegan beslenme tarzını benimseyenler, aşurelerini bitkisel süt ve şeker yerine hurma özü ile pişirdi. Glütensiz beslenenler için alternatif buğday ve tahıllarla yeni tarifler geliştirildi. Youtube ve Instagram’da paylaşılan “Sağlıklı Aşure Tarifleri” binlerce kişi tarafından izlendi ve paylaşıldı.
Aşure sadece bir tatlı değil; farklılıkların uyum içinde bir araya gelişini, toplumun birlikte pişirdiği ortak geçmişini ve umutla karılan geleceğini temsil ediyor. Modern şehir hayatının hızına rağmen, bu gelenek hâlâ insanları aynı kazan etrafında toplamayı başarıyor.