Değerli Dostlar! Elli yıl öncesi cennet vatanımızın köylerindeki köy odaları Türk-İslam kültürünün birer mihenk taşlarıydı.  Köy odaları toplumsal güven, saygı, terbiye, görgü, hoş görü, barış, dayanışma ve misafirperverlik gibi insani değerlerin mihenk taşlarıydı. Mahalli değerlerinin yanında evrensel değerleri sahiplenmenin aynalarıydı. Türk-İslam kültürü, insani davranışın değer ölçüsü olduğu unutulmasın. Türk köylüsünün köy odalarına hizmetin boyuna borç sayılıp halka hizmeti hakka hizmet bilindiği mekânlardı.

Türk köylerinin köy odalarındaki misafirperverlik, eğitim, güven, saygı, hoş görü, görgü, barış, kaynaşma, anlayışına sebep Türk-İslam kültürü kaynaklı zenginliklerdi. Türk insanının: “Haksızlığa dayanamam!” feveranı benliğe yansıyan karakterli kişiliktir. İslami değerlerden “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” düsturu da Müslümanın ilkeli davranışlarından biridir. Türk-İslam kültürü böyle değerlerin harmanlanıp hayata geçirilmesi hâlidir.

Köy odalarının işlevi sağlık, sosyal ve ekonomik durumun toplumsal denetim merkezleriydi. Birkaç gün odaya gelmeyenin niçin gelmediği sorgu, sual edilirdi.  Oralarda bireyin sorunu toplumun, toplumun sorunu bireyin anlayışıyla ortak çare aranırdı. Komşular arası her hangi bir olumsuzlukta arabuluculuk yapılırdı.  Uzlaşılmayan husus resmiyet sıfatıyla muhtar odasına taşınırdı. Bir adım ötesi malum!

Hakkaniyette dikkati gerekenin biri de tarafların yeterince dinlenmesi mecburiyeti Kur’an emridir. Mal paylaşımında anlaşamayan küçük kardeşin, abisini Davut Peygambere şikâyetinde Hz. Davut’un küçük kardeşe sen haklısın demesi üzerine Allah’ın; Davut Peygambere “Ey Davut! Bir daha tarafları dinlemeden tek taraflı karar verecek olursan seni peygamberlik defterinden silerim” uyarısındaki hassasiyet hakkaniyette mihenk taşı değil midir? Türk-İslam kültürünün harmanlanması bu minval esaslıdır.

Bizim de köy odamız vardı. İlkokula gittiğim yıllarda odanın ön temizliği, yakacak odun, içme ve kullanım suyunun temini görevini ailem bana tevdi etmişti. Okuldan geldiğimde işim odayı oturulur vaziyete getirmekti. Köy odalarına dışarda gelen misafirler meccanen yatırılır, karınları doyurulurdu. Köy odalarının yakınında misafirlerin hayvanları için barınak olurdu. Oda sahibine destek kasıtlı mahalleli odanın ihtiyacını imece usulü karşılardı. Merhamet, hoş görü, dayanışma, kaynaşma, özveri böyle olur.

Köy odaları, bila bedel han işlevi görürdü. Boyacı, kalaycı, hallaç, ayakkabı tamircisi gibi sanatkâr ile seyyar satıcıların yanı sıra insan ayırmaksızın her yabancının kalabildiği yerlerdi, oralar. Hatta kış ya da yaz barınacak, karnını doyuracak yeri olmayan mazlum, mağdur, mahzun insanlar için güvenli limanlardı. O insanlar milli ve manevi değerlere saygılı oldukça güvenle köy odalarında kalırlardı.

Köy odalarında misafirliğin adabınca başkalarının rızkına ve ırzına kem bakmamak kaydıyla dileyen dilediği kadar kalabilirdi. Türk-İslam kültürünün kaynaşmasına önemli örneklerinden biri de budur.  Paranın hükmetmediği, tanıdığın bulunmadığı bir belde de yatacak yeri, yiyecek ekmeği olmayan insandan daha mahzun, mahzur ve mağdur kim olabilir? O hâle düşmüş insan anadan öksüz, babadan yetim çocuklar gibi kendisini sahiplenecek emin eller arar.   O insan, o an öyle çaresiz ve naçardır ki hâlini bir Allah, bir de kendisi bilir. Köy odaları naçar ve çaresiz insanın derdine dermandı.

Mağdur, mahzun, muhtaç insanlar için köy odasına getirilen sıcak bir kâse çorba dünyalara bedeldi. Müslüman Türk’ün mağdura, muhtaca açtığı temsili dostluk kucağı böyle olur. Köy odalarının kıymetini oralarda konaklamış, konaklatmış insan iyi bilir? 1968 Yılında merhum babamla birlikte ilçemiz Seyitgazi’nin Yukarı Söğüt köyü köy odalarından birinde bir akşam konakladık. Halka hizmeti, hakka hizmet bilerek köy odalarını yaşatanlara selam olsun! Köy odası işletenlerden ölmüşlere rahmet, bakide olanlara esenlik dilerim. Köy odasına hizmet sadakanın salih amelin, merhametin, sevginin, saygının ve hoş görünün ta kendisidir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!








Yunus Emre GÜLLÜ - 04 ŞUBAT 2023 / Milli irade