İhtişam ve sefalet insanın yaşayabileceği iki farklı durum... İhtişam, görkemli yaşam… Sefalet ise yokluklar içerisinde sıkıntılı hayat... İhtişam veya sefaleti yaşatan hak ya da haksızlık denilen iki farlı durum... Mazluma musallat olan kıyamet sorgusundan korksun! Mazlumun istikbalini karartandan daha zalim, ön yargılı insandan daha akılsız, doğruları görmek istemeyenden daha kör, hakikatin sesini duymak istemeyenden daha sağır kim olabilir?

Başkasının sefaleti üzerine ihtişamlı hayat kuran bir gün o ihtişamın göçüğü altında kalır. Etik ilkeleri ayaklar altına alan toplumlar sefaletini yaşamaya mahkûmdur. Hak denilince Allah hakkı, insan hakkı, toplum hakkı ve hayvan hakkı söz konusu olur. Kıyamet sorgusunda Allah’ın kendi hakkını bağışlayacağı ümit edilir. Kul hakkında, alacaklı rıza vermedikçe Allah af etmeyeceğini Kur’an’da bildiriliyor. Müslümanın Müslümanla helalliği sevap intikaliyle olacağına dikkat çekiliyor. Allah, zalim değildir. Zalimleri de sevmez.

Dürüstlerin horlandığı, sahtekârlığın itibar gördüğü toplumların vay haline! Kıyamet sorgusunda herkes hakkınca hakkını alır.  Hacc suresinde Allah: “Hiç şüphe yok ki, kıyamet mutlaka gelecektir. Allah, kabirlerde bulunanları diriltecektir… İnsanların kimisi ne bir ilme, ne bir delile dayanmaksızın Allah hakkında tartışır durur… Onun için dünyada rezillik, kıyamette yakıcı bir azap vardır.” buyuruyor. Herkesin kıyamet sorgusu kendi gayret ve kabiliyeti nispetindedir. İnsan, sevinç ve kederine cevap bulamadıkça kendini huzur ve güvende hissetmez.

Toplumsal haklarda kim, kiminle helalleşebilir? Enbiya suresinde, Allah: “…Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Sonunda hepiniz bize döndürüleceksiniz.” buyuruyor. Kıyamet sorgusunda hayvan ile kâfire sevap transferi yoktur.  Hayvana sevap ihtiyaç değildir. Kâfire de, sevap yoktur.  O nedenle kâfir ve hayvanla helalleşmek zordur. Kişi, ahir ihtişam veya sefaletini kıyamet sorgusu sonucu yaşar. Allah adildir, adilleri sever.

Her başarı sevinç, her başarısızlık keder doğurmaz. Başarısızlık gibi görünen bazı girişimlerin arkasında pek çok başarılar yatar. Kişinin kendi zafiyetinden kaynaklı başarısızlıkta bir başkasına vebal yoktur. Birilerinin, başkalarının başarısına engel olması zulümdür. Hiç kimse yaptığı zulmü ilahi gözlemden gizleyemez. Başkasını mağdur bırakan zulüm yapmış olur. Kul hakkında hakkın teslimini Allah, hak sahibine bırakır. Kul hakkından sarfınazar ettiğinde Allah, affedileni bağışlar. Affedeni de mükâfatlandırır.

İslam’da haksız ihtişam ile sefalete müsaade yoktur. Haklar konusunda İslam hak sahiplerinden gayri kimseye imtiyaz hakkı tanımaz. İslam’da haksız ihtişam veya sefalete karşılık zekât ve sadaka ihdas edilmiş. Zulüm yasaklanmış. Adalet emredilmiş. Kıyamet sorgusunda, insana: “Ömrünü nerede, nasıl geçirdiğinden… Malını nerede, nasıl kazanıp harcadığından… İlmi ile amil olup olmadığından.” bu vb. sorular sorulur.

İslam’da toplumun huzur ve güvenini bozan kötü davranışlar yasaktır. Kurttun canavarlaşması doğası gereğidir. Ya insanın canavarlaşması? Hırsları canavarlaşıp masumun hakkını gasp eden kıyamet sorgusundan korksun! Müslüman hırslarını ve öfkesini Hz. Davut’un elinde demiri yumuşattığı gibi yumuşatmadıkça kemali imanın hazzına varamaz. Umursamazlık, ahlaki yozlaşmaya sebeptir.

Ahlaki değerler dejenere olunca toplumun tuzu kokar. Toplumun tuzunu kokutanlar hilekârlığa alkış tutanlardır. Hırslarına gem vuran Yusuf, sefaletten ihtişama yükseldi. Hırslarını dizginleyemeyen Züleyha’da ihtişamdan sefalete düştü. Allah korkusu ile yaşayıp işini düzgün yapan, dürüst davranan, ölçüyü-tartıyı tam yapan, iffetini koruyan, mazluma musallat olmayan kıyamet korkusundan niye korksun?

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!







Yunus Emre GÜLLÜ / 03 ARALIK 2022 – Milli irade