Yakın tarihimizin görülmedik hayat pahalılığı karşısında vatandaşlar ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar.

Ramazan ayı bereket ayıdır ama dar gelirliler için böyle olmuyor.

Sokak röportajlarına bakıyorsunuz, insanlar evlerine yiyecek götürmekte zorlanıyorlar.

Hayat pahalılığı ve artan enflasyonun önüne geçmek için bir takım önlemler alınmaya çalışılıyor ama gelen zamlar bu önlemleri de yok saydırıyor.

Örneğin geçtiğimiz günlerde KDV oranlarında bir indirim yapıldı.

Yüzde 18’den, 8’e indirildi.

Bu raflara ne kadar yansıdı?

Hiç de öyle hissedilir bir indirim olmadı.

***

Ama bindirimler devam ediyor.

KDV indiriminden sonra buğdaya yüzde 22, şekere yüzde 31, doğalgaza yüzde 35 zam yapıldı.

Akaryakıt zaten otomatiğe bağlanmış gibi her gün artıyor.

Benzine, motorine yapılan zamlar tüm hayatı etkiliyor.

Raflarda her gün hatta her saat değişen etiketlerin fiyatı akaryakıt zammındandır.

***

Semt pazarlarında fiyatları görüyorsunuz.

Akıl alır gibi değil.

60 liraya yeşil biber, 30’lu 40’lı rakamlarla yeşil fasulye, maruz 15 lira marul.

Esnaf artım fiyat etiketlerine “maalesef” iaresini koyuyor.

Etikete yazmış adam “Maalesef 20 TL.”

Ne günlere kaldık.

***

Geçtiğimiz gün aylık enflasyon oranları açıklandı.

TÜİK’e göre yıllık enflasyon yüzde 61 çıktı.

Aylık 5 küsur.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ne açıkladı?

Yıllık yüzde 142.

Vatandaşın hissettiği enflasyon işti budur.

TÜİK’e artık hiç kimse güvenmiyor, açıkladığı rakamları doğru bulmuyor.

Ama maaşlara verilecek zamlar TÜİK’in rakamlarına göre değerlendiriliyor.

Bu nedenle dar gelirlinin, maaşla çalışanın iki yakası TÜİK’te bu işleri hesaplayanların yakasındadır.