O zamanlar Yüksek Hızlı Tren henüz daha hayatımıza girmemişti.

Adından söz ediliyordu ama nasıl bir şey olacağı pek belli değildi.

Yetkililerimiz, “Hızlandırılmış Tren” diye bir söylem geliştirmeye başladılar.

İlk kez de İstanbul ile Ankara arasında seferlerine başlayacaktı.

Başladı da nitekim.

Mevcut raylar üzerinde, mevcut lokomotif ve vagonlar hızlarını biraz daha yükselterek sefer yapacaklardı.

Bu işi bilenler o zamanlar uyardılar.

“Böyle bir şey mümkün değil, alt yapı olmadan hızlı tren olmaz” diye uyardılar.

İstanbul-Eskişehir arasındaki trem güzergahının çoğunluğu engebeli, virajlı hattan oluşuyordu.

***

Tarih 22 Temmuz 2004’tü. İstanbul Haydarpaşa’dan kalkan Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı tren Ankara’ya gidiyordu. Trende 230 yolcu vardı.

Sakarya’nın Pamukova ilçesine bağlı Mekece Köyü yakınlarında viraja her zamankinden daha hızlı girdi.

Çünkü dönemin iktidarı, geleneksel treni, en yoğun hatta, yetersiz altyapıya rağmen aceleyle yaptığı birtakım yüzeysel düzeltmelerle “Hızlandırılmış tren” ilan etmişti. Uzmanlar uyarmıştı ama dinleyen olmamıştı.

Tren raydan çıktı. Ortalık mahşer yeriydi. Kaza haberi çabuk yayıldı. Yolcu yakınları telefona sarıldı. Bir anda kazanın olduğu bölgede onlarca telefon çalmaya başladı. Ama onlarcasına cevap veren yoktu. Çevrede yardıma koşanlar telefonları açamadı. Netice korkunçtu. 41 kişi ölmüş 89 kişi yaralanmıştı.

***

Zaman akşama doğruydu.

Şimdi halen yayında olan Anadolu Gazetesi’ni yeni çıkarmaya başlamıştık. Haber aldığımızda akşam saatleri olduğu için gazete baskıya girmek üzereydi,

Zor koşullarda, gazeteyi yeniden hazırlayarak, kazayı tüm detaylarıyla Eskişehirlilere sunmuştuk.

Çünkü trende Eskişehirli yolcular da vardı.

Bu kadar ölüm ve yaralanmaya rağmen TCDD yöneticilerinden bir tek kişi bile yargılanmadı. Cumhuriyet Savcılığının TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman hakkında soruşturma açılması talebi dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım tarafından reddedilmişti.

Sanki sadece onlar suçluymuş gibi olay iki makinistin üzerine kalmıştı.

Aradan geçen 18 yıl sonra Anayasa Mahkemesi, kazada eşini kaybeden Serap Sivri'ye 50 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi. 41 kişinin öldüğü 89 kişinin yaralandığı faciayla ilgili dava zaman aşımından düşmüş, TCDD yönetimi ya da AKP iktidarından tek bir kişi tek bir gün ceza almamış, sadece iki makinistten biri 5 diğeri 3 ay tutuklu kalmıştı.

AHMET ATUK’U UĞURLARKEN

Ahmet Atuk’u kaybettik. Dün de toprağa verildi.

Kendisiyle 40 yılı aşkın süredir tanışıklığımız, ağbi-kardeşliğimiz vardı.

Eskişehir basınına önemli katkılarda bulundu. Kentin belleğiydi adeta.

Büyük bir heyecanla gittiği müzayedelerde eski Eskişehir fotoğraflarını bulduğunda hazine bulmuş gibi olurdu.

Onları da büyük bir heyecanla bizlere gösterirdi.

Hizmetleri yazmakla bitmez. Onları bir kitapta topladı ve Eskişehir’e armağan etti.

Büyük bir değeri kaybetti. Işıklar içinde uyu Ahmet ağbi.