Pandeminin ilk zamanlarında teşekkürlerimizi ilettiğimiz, balkonlardan alkışladığımız, “Hakkınızı ödeyemeyiz” dediğimiz sağlık çalışanlarının aradan geçen onca aya rağmen halen haklarını ödemiş değiliz.

Bırakın ücret artışlarını, sadece 7 liralık bir ek ücretin verildiğini de biliyoruz.

Bu süreçte;

Her 15 enfekteden biri sağlık çalışanı,

Her 10 hastadan biri sağlık çalışanı,

120 bin sağlık çalışanı hasta,

250’ye yakın vefat eden sağlık çalışanı var, bunların çoğu da doktor.

 

***

Pandemiyle mücadelede en ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanları gerçekten de çok yorgun.

Zaman zaman gerek sosyal medyada, gerekse gazete ve televizyonlarda fotoğraflar yayınlanıyor.

Ya bir sandalye tepesinde, boş bulduğu bir sedyede, hatta yerlerde uzanmış, uyumaya çalışan veya dinlenmeye çalışan sağlık çalışanlarını görüyoruz.

Dün sabah bir televizyon programına çıkan Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Başkanı, hemşirelerin hemen hepsinin yoksulluk sınırı altında ücret aldığını, hatta özel hastanelerde çalışanların asgari ücretle çalıştığını söyledi.

 

***

Evlerinden, çoluk-çocuklarından günlerce uzak yaşayan bu çalışanların bir isteği var.

Korona virüsün meslek hastalığı sayılması.

Sağlık Bakanı Fahrettin koca, açıklamalarında vefat eden sağlıkçılar için “Şehitlerimiz” diye söz ediyor ama ne şehitlikleri sayılıyor, ne de meslek hastalığı.

Koronanın meslek hastalığı sayılması halinde, vefat eden sağlıkçıların tazminat hakları da doğuyor.

Bizlerin sağlığı için hayatlarını feda ederek, canlarını ortaya koyarak çalışan sağlıkçıların bu isteklerini çok görmemek gerekir.

Önceki gün, Sağlık Bakanlığının yayınladığı bir genelge Korona virüsün meslek hastalığı kabul edildiği yolunda bir algı yarattı, oysa bu genelgenin sadece bir prosedürü anlattığı kısa sürede Türk Tabipleri Birliği tarafından ortaya kondu.

 

***

Başta Türk Tabipleri Birliği olmak üzere çeşitli sağlık meslek örgütleri koronanın meslek hastalığı sayılması konusunda açıklama üzerine açıklama yapıyorlar.

Ama Ankara bu sesleri hiç duymuyor.