Çakırözer, Çin ile Türkiye arasında imzalanan Suçluların İadesi Anlaşması’nın Türkiye’ye sığınan Uygur Türklerini mağdur edebileceği uyarısında de bulundu. İnsan Hakları örgütlerinin art arda yayınladıkları raporlarda, Sincan Bölgesi’nde yaşayan bir milyona yakın Uygur Türkünün ‘beyin yıkama amaçlı kamplarda tutulduğu’, ‘Nüfuslarının artmaması için zorunlu doğum kontrol ve kısırlaştırma politikalarına tabi tutuldukları’ belgelenmişti. Çakırözer, Uygur Türkleri’nin yaşadığı hak ihlallerini Meclis gündemine getirdi. Çakırözer, “Çin ile ilişkimiz iyi olacak diye, ekonomik yardım alacağız diye 100 binlerce soydaşımız Uygur Türküne yönelik yaygın hak ihlallerine, zulümlere ses çıkarmamak bu Meclis’e yakışmamaktadır. Suçluların İadesi Anlaşması, yaygın hak ihlalleri nedeniyle Türkiye'ye sığınan Uygur Türkü kardeşlerimizi mağdur etmemelidir. Eğer Türkiye'ye sığınan hiçbir suçla ilgisi olmayan, masum Uygur Türklerinin hayatını tehlikeye sokacaksa bu anlaşma ya onaylanmamalıdır, ya da ileri bir tarihe ertelenmelidir. Rusya’nın Kırım’ı işgalinden sonra Kırım’da yaşanan hak ihlallerinin, insan hakları suçuna dönüştüğünü belirten Çakırözer, uluslararası insan hakları örgütlerinin Kırım’la ilgili yayınladığı raporların da felaket boyutunda olduğunu belirtti.  Çakırözer, “2014'teki işgalden bugüne 16 Kırım Tatarı Rus cezaevlerinde hayatını kaybetti, 11 Kırım Tatarı kayıp ve Ağustos 2020 verilerine göre, 208 Kırım Tatarı siyasi mahkûm ya da tutuklu olarak cezaevinde. Bu baskılar ve eziyetler Kırım'da yaşayan ve işgale karşı çıkan Ukraynalılara ve diğer milletlere de yapılıyor. Bunlar sadece rakamlar değil, her bir rakam bir insana, bir aileye yapılan eziyeti ifade ediyor. 2014-2020 arasında Kırım'dan 50 bin kişi Ukrayna'ya göç etmek zorunda kalmış durumda, bu sayının yarısı Kırım Tatarı. Baskılar, eziyetler, işten çıkarmalar insanları ekmeğe, işe, aşa muhtaç etmiş durumda” diye konuştu.