Cumhuriyet kenti Eskişehir en büyük zaferimizi en büyük coşku ile kutladı.

Pandemi nedeniyle resmi törenler her ne kadar eskisi gibi olmasa da Eskişehirlilerin coşkusu yine eskisi gibi.

Bu coşkuda merkez Belediyelerin büyük önemi var elbet.

Büyükşehir olsun, Odunpazarı olsun, Tepebaşı olsun, bu coşkuya ortak olmak ve genişletmek amacıyla en güzel organizasyonları gerçekleştirdiler.

Milli bayramların olmazsa olmazı fener alayı, şehrin caddelerini gezer, vatandaşlar da onları izlerdi.

Şimdi de belediyeler tarafından yapılan fener alayları gerek şehir caddelerinde, gerekse Porsuk Çayı’nda aynı coşku ile yapılıyor.

 

***

Atatürk’ün hayatı onbinlerce anıyla doludur.

Her anısı da ayrı bir anlam ifade eder, bilinenlerden biridir.

 

“Geçmiş olsun majesteleri”

 

Cumhuriyetin Onuncu Yıl Kutlamaları’ndan kısa bir süre öncesinde ve 4 Ekim 1933 tarihinde İstanbul’a gelen Yugoslav Kralı II. Aleksandr ile Kraliçe Mary’i kabul eden Gazi Mustafa Kemal, aynın günün akşamı Dolmabahçe Sarayı’nda, Kral ve Kraliçe onuruna bir yemek verir.

Yemek karşılıklı nezaket sözcükleriyle dolu konuşmalarla geçer.

Yemekten sonra bir ara Mustafa Kemal ile baş başa kalan Yugoslav Kralı:

“Ekselansları, size bir hakikati anlatmak isterim. 1919’da İngilizler adına Loyd George, Ege Sahillerinizin işgali için Yunanlılardan önce bana müracaatta bulundular.

Çok cazip teklifler de yaptılar.

Biz Yugoslavlar Türkleri çok severiz.

Bu nedenle de yapılan teklifi hemen reddettim.

Şimdi, Ekselansları’nı tanıdıktan sonra bunun ne kadar doğru ve yerinde bir karar olduğunu bir kez daha anladım.” diyerek bir tebessüm ve teşekkür beklerken;  Mustafa Kemal ayağa kalkar, bunun üzerine Kral da ayağa kalkar.

Mustafa Kemal Kral’a doğru bir iki adım kadar yürüdükten sonra, dudaklarında kendisine has bir tebessüm ile Yugoslav Kralı’na elini uzatır ve

“Geçmiş olsun, majesteleri. Çok büyük bir tehlike atlatmışsınız” der.